Bilişim

2024-2025 Yazılım Geliştirme (Bilişim) Staj Defteri Konuları ( HAFTA 21 – HAFTA 30)

Yazılım Geliştirme (Bilişim) Staj Defteri Konuları ( HAFTA 1 – HAFTA 10)

Yazılım Geliştirme (Bilişim) Staj Defteri Konuları ( HAFTA 11 – HAFTA 20)

Yazılım Geliştirme (Bilişim) Staj Defteri Konuları ( HAFTA 21 – HAFTA 30)

İçindekiler

HAFTA 21 GÜN 1: Web sitesinin, alan adı, içerik vb. konularda uygunluğunu açıklar

Bugün, bir web sitesinin başarısında alan adı, içerik ve diğer önemli unsurların nasıl uygun hale getirilmesi gerektiğini öğrendim. Web sitesinin amacı ve hedef kitlesine uygun şekilde tasarlanması, kullanıcıların siteyle etkileşimlerini olumlu yönde etkiler.

Alan Adının Önemi

Alan adı, bir web sitesinin kimliğini temsil eder ve kullanıcının siteyi kolayca hatırlamasını sağlar. Kısa, akılda kalıcı ve hedef kitlenin ilgisini çeken bir alan adı seçmek oldukça önemlidir. Alan adının, web sitesinin içeriği ve amacıyla uyumlu olması da profesyonellik açısından gereklidir. Örneğin, eğitim içerikli bir site için “tasarimkodlama.com” gibi açıklayıcı bir alan adı uygun bir seçimdir.

İçerik Uygunluğu

Bir web sitesinin içeriği, hedef kitlenin ihtiyaçlarına ve beklentilerine uygun olmalıdır. İçerikler açık, anlaşılır ve doğru bilgilerden oluşmalıdır. Ayrıca, görsel ve metinlerin dengeli bir şekilde kullanılması, kullanıcı deneyimini zenginleştirir. SEO uyumlu içerikler hazırlamak, sitenin arama motorlarında daha kolay bulunmasını sağlar.

Mobil Uyumluluk

Günümüzde kullanıcıların çoğu mobil cihazlardan web sitelerine eriştiği için, mobil uyumluluk bir zorunluluk haline gelmiştir. Mobil cihazlara uygun tasarımlar, kullanıcıların siteye erişimlerini kolaylaştırır ve etkileşim oranını artırır.

Hız ve Performans

Bir web sitesinin yükleme hızı, kullanıcıların siteyi terk etmeden önceki kararlarını etkileyen önemli bir faktördür. Optimizasyon teknikleri ve yeni teknolojilerin kullanımıyla sitenin performansı artırılabilir. Bunun yanı sıra, site hızını olumsuz etkileyen büyük boyutlu görsellerin optimize edilmesi de gereklidir.

Sonuç

Bugün, bir web sitesinin tüm unsurlarının uygun şekilde planlanması ve düzenlenmesinin ne kadar önemli olduğunu öğrendim. Alan adı, içerik, mobil uyumluluk ve performans gibi detaylara dikkat etmek, başarılı bir web sitesi oluşturmanın temel unsurlarıdır. Bu bilgileri gelecekteki projelerimde uygulayarak daha etkili web siteleri geliştirebileceğim.

HAFTA 21 GÜN 2: Web sitesinin tüm platformlarda sorunsuz çalışması ilkesini açıklar

Bugün, bir web sitesinin tüm platformlarda sorunsuz çalışması gerektiğini ve bu ilkenin ne kadar önemli olduğunu öğrendim. Farklı cihazlar ve tarayıcılar arasında uyumlu bir şekilde çalışan bir web sitesi, kullanıcı deneyimini olumlu yönde etkiler ve erişilebilirliği artırır.

Platform Uyumunun Önemi

Bir web sitesinin masaüstü, tablet ve mobil cihazlar gibi farklı platformlarda doğru şekilde görüntülenmesi gereklidir. Bu uyum, “duyarlı tasarım” (responsive design) ile sağlanır. Örneğin, CSS kullanılarak ekran boyutlarına göre ayarlanabilen dinamik bir yapı oluşturulabilir. Böylece kullanıcılar, hangi cihazı kullanırlarsa kullansınlar siteyi rahatça inceleyebilirler.

Tarayıcı Uyumluluğu

Web sitelerinin farklı tarayıcılarda da sorunsuz çalışması gerekir. Google Chrome, Mozilla Firefox, Safari ve Microsoft Edge gibi popüler tarayıcılar arasında uyumluluk sağlamak, kullanıcıların siteye erişimlerini kolaylaştırır. Tarayıcı uyumluluğunu kontrol etmek için geliştirici araçlarından faydalanılabilir. Örneğin, HTML5 ve CSS3 standartları bu uyumluluğu sağlamada önemli bir rol oynar.

Hız ve Performans

Platformlar arası uyumluluk sadece görsellik değil, performans açısından da önemlidir. Bir web sitesinin, düşük donanımlı cihazlarda bile hızlı çalışması için optimize edilmesi gerekir. JavaScript ve CSS dosyalarının küçültülmesi, görsellerin sıkıştırılması ve içerik teslim ağlarının (CDN) kullanılması, performansı artırmada etkili yöntemlerdir.

Test Süreçleri

Farklı platformlarda sorunsuz çalışmayı sağlamak için test süreci kritik bir aşamadır. Cihaz simülatörleri veya gerçek cihazlarla yapılan testler, uyumluluk sorunlarını tespit etmeye yardımcı olur. Örneğin, tarayıcı uyumluluk testleri ile CSS veya JavaScript hataları hızlıca düzeltilebilir.

Sonuç

Bugün, bir web sitesinin her platformda ve cihazda kusursuz bir şekilde çalışmasının önemini daha iyi anladım. Duyarlı tasarım, tarayıcı uyumluluğu, performans optimizasyonu ve test süreçleri, bu ilkeyi gerçekleştirmek için temel unsurlardır. Tüm bu kriterlere dikkat ederek, daha erişilebilir ve kullanıcı dostu web siteleri geliştirebilirim.

HAFTA 21 GÜN 3: HTML5 belge yapısını kullanarak basit bir web sayfası hazırlar

Bugün, HTML5 kullanarak basit bir web sayfası hazırlamayı öğrendim. HTML5, modern web geliştirme için güçlü bir araçtır ve birçok yeni özellik sunar. Sayfa yapısını oluştururken doğru etiketlerin kullanılması, web sitesinin düzenli ve anlaşılır olmasını sağlar.

HTML5 Belge Yapısı

HTML5’in temel yapısı, <html>, <head> ve <body> etiketlerinden oluşur. <head> kısmında sayfanın meta bilgileri, başlık (title) ve gerekli bağlantılar yer alırken, <body> kısmında ise sayfanın ana içeriği bulunur.

Örnek Bir Basit Web Sayfası

Bugün oluşturduğum basit bir sayfanın kodu şu şekildeydi:

Dikkat Edilmesi Gerekenler

  1. Doctype Deklarasyonu: Sayfanın HTML5 ile yazıldığını belirtmek için <!DOCTYPE html> kullanılır.
  2. Semantik Etiketler: <header>, <section>, <footer> gibi HTML5’in semantik etiketleri, sayfanın yapısını daha okunabilir ve düzenli hale getirir.
  3. Mobil Uyumlu Tasarım: <meta name="viewport" content="width=device-width, initial-scale=1.0"> etiketi sayesinde, sayfa mobil cihazlarda düzgün görüntülenir.

Sonuç

HTML5’in temel yapısını öğrenerek basit bir web sayfası hazırlamak oldukça kolay ve eğlenceliydi. Öğrendiğim bu bilgilerle daha karmaşık ve işlevsel web sayfaları tasarlayabileceğimi fark ettim. Bu, web geliştirme kariyerim için güçlü bir temel oluşturuyor.

HAFTA 22 GÜN 1: Web sayfaları arasında bağlantı sağlayan HTML kodunu uygular

Bugün, web sayfaları arasında bağlantı kurmak için kullanılan HTML kodlarını öğrendim. Bu bağlantılar, bir sayfadan diğerine kolayca geçiş yapmamızı sağlar ve web sitelerini daha kullanıcı dostu hale getirir. Bunun için <a> etiketi kullanılır ve bu etiketin temel görevi, hiperlink oluşturmak ve farklı sayfalara veya kaynaklara yönlendirme yapmaktır.

Örnek Kullanım

Aşağıda, bir web sayfasından diğerine bağlantı sağlamak için bir örnek kod bulunmaktadır:

Bu örnekte, bir web sayfasında “Hakkımızda”, “Hizmetler” ve “İletişim” sayfalarına yönlendirme yapılmıştır. <a> etiketindeki href özelliği, bağlantının hedef adresini belirtir.

Bağlantılarda Kullanılan Ek Özellikler

  • target="_blank": Bağlantının yeni bir sekmede veya pencerede açılmasını sağlar. Örneğin:
    <a href="https://www.tasarimkodlama.com" target="_blank">Tasarım Kodlama</a>
  • title: Kullanıcı fareyi bağlantının üzerine getirdiğinde bir bilgi notu gösterir. Örneğin:
    <a href="hakkimizda.html" title="Hakkımızda Sayfası">Hakkımızda</a>
  • Anchor (Çapa) Kullanımı: Aynı sayfa içinde belirli bir bölüme gitmek için kullanılır. Örnek:

Öğrendiklerim

Bugün, web sayfaları arasında bağlantı kurmanın önemini ve bunu HTML ile nasıl uygulayabileceğimi öğrendim. Özellikle <a> etiketinin sağladığı esneklik, kullanıcı deneyimini artırmak için çok faydalı. Örnekler sırasında, tasarimkodlama.com adresine bağlantılar ekleyerek pratik yaptım ve gerçek hayatta bu yapıların nasıl kullanıldığını daha iyi anladım.

HAFTA 22 GÜN 2: Form elemanlarının özelliklerini gösteren HTML5 kodunu uygular

Bugün, HTML5 ile form elemanlarının kullanımını ve bu elemanların sahip olduğu özellikleri öğrendim. Form elemanları, kullanıcıdan veri almak ve bu verileri işlemeye göndermek için kullanılır. Formlar, web uygulamalarında kullanıcı etkileşimlerinin temel taşlarından biridir.

Form Elemanları ve Özellikleri

HTML5, form elemanları için yeni özellikler ve giriş türleri ekleyerek daha kullanıcı dostu ve fonksiyonel formlar oluşturmamızı sağlamaktadır. Aşağıda bir form örneği ve kullanılan elemanlar verilmiştir:

HTML5 Form Özellikleri

  1. required: Bir alanın doldurulmasını zorunlu kılar. Örneğin, “Adınız” ve “E-posta” alanları boş bırakılamaz.
  2. placeholder: Giriş kutusunun içinde açıklayıcı bir metin gösterir.
  3. type="email": Kullanıcıdan geçerli bir e-posta adresi formatında giriş bekler.
  4. type="date": Kullanıcıdan tarih girişi almak için bir takvim açar.
  5. select ve option: Kullanıcının bir seçim yapmasını sağlar.
  6. checkbox: Kullanıcının onay veya seçim yapmasını sağlar.

Öğrendiklerim

Bugün, HTML5’in sunduğu form elemanlarını ve özelliklerini kullanarak etkili bir form oluşturmayı öğrendim. Formun işlevselliğini artırmak için required, placeholder ve type gibi özelliklerin kullanımını inceledim. Örnek çalışmalar sırasında, tasarimkodlama.com gibi platformlardan yararlanarak pratik yapma fırsatı buldum. Bu özelliklerin doğru kullanımı, kullanıcı dostu bir deneyim sunmamıza olanak sağlar.

HAFTA 22 GÜN 3: Stil uygulanacak olan elemanların seçimini yapar

Bugün, CSS kullanarak stil uygulanacak elemanları seçmeyi öğrendim. Stil uygulamak, web sayfalarını görsel olarak daha çekici hale getirmek için çok önemlidir. CSS, HTML elemanlarını seçmek ve bu elemanlara çeşitli stil özellikleri eklemek için kullanılan bir dildir. Stil uygulamadan önce, hangi elemanların seçileceğini doğru bir şekilde belirlemek gereklidir.

CSS ile Eleman Seçimi

CSS ile eleman seçmek için çeşitli yöntemler vardır. Bu yöntemler, stilin hangi HTML elemanına uygulanacağını belirler. En yaygın kullanılan yöntemler şunlardır:

Etiket Seçici (Tag Selector): HTML etiketlerinin tamamına stil uygulamak için kullanılır. Örneğin, tüm <p> etiketlerine stil uygulamak için:

Bu kod, sayfadaki tüm paragrafların yazı rengini mavi yapar.

ID Seçici: Belirli bir öğeye stil uygulamak için id özelliği ile seçici kullanılır. Her sayfada sadece bir tane olabilecek id özelliği ile stil uygulanır. Örneğin:

Bu kod, id="header" olan öğenin font büyüklüğünü 24 piksel yapar.

Sınıf Seçici (Class Selector): Birden fazla öğeye stil uygulamak için class özelliği kullanılır. Aynı sınıf ismi birden fazla öğeye uygulanabilir. Örneğin:

Bu kod, tüm class="menu" olan öğelerin arka plan rengini koyu gri ve yazı rengini beyaz yapar.

Açıklama Seçici (Attribute Selector): HTML elemanlarının belirli bir özelliğe sahip olmasına göre seçim yapar. Örneğin, bir bağlantıya (link) sadece target="_blank" özelliği olan bir stil uygulamak:

Bu kod, yeni sekmede açılan tüm bağlantıların rengini kırmızı yapar.

İç İçe Seçiciler (Descendant Selector): Bir öğenin içinde başka bir öğeyi seçmek için kullanılır. Örneğin, bir div içindeki tüm p etiketlerine stil uygulamak:

  1. Bu kod, tüm div etiketleri içindeki paragraflara italik stil uygular.

Öğrendiklerim

Bugün, stil uygulanacak elemanların doğru bir şekilde seçilmesinin önemini öğrendim. CSS ile eleman seçmek, sayfanın tasarımını kontrol etmemize yardımcı olur. CSS seçicilerinin nasıl çalıştığını ve hangi durumlarda hangi seçicinin kullanılması gerektiğini öğrendim. Bu bilgiler sayesinde, web sayfamda belirli öğelere stil uygulamak çok daha kolay hale geldi. Örnek olarak, tasarimkodlama.com gibi kaynaklardan faydalanarak, stil uygulama tekniklerini daha verimli bir şekilde kullanabileceğimi fark ettim.

HAFTA 23 GÜN 1: Değişkenler ve veri tiplerini kullanarak etkileşimli sayfalar geliştirir

Bugün, web sayfalarında etkileşim oluşturmak için değişkenler ve veri tiplerinin nasıl kullanılacağını öğrendim. Etkileşimli web sayfaları, kullanıcıların sayfa ile etkileşimde bulunmasını sağlar. Bu, kullanıcı deneyimini geliştirir ve sayfanın dinamik bir şekilde çalışmasına olanak tanır.

Değişkenler ve Veri Tipleri

Değişkenler, programlarda verileri saklamak ve bu verilere işlem yapmak için kullanılır. JavaScript, web sayfalarında dinamik içerikler oluşturmak için yaygın olarak kullanılan bir dildir ve değişkenler, JavaScript’te veri saklama için temel araçlardır. JavaScript’te veri tipleri genellikle aşağıdaki gibi sınıflandırılır:

String (Metin): Metin verilerini tutmak için kullanılır. Örneğin:

Burada, name değişkeni bir string veri tipi ile “Ahmet” değerini tutar.

Number (Sayı): Sayısal verileri saklamak için kullanılır. Örneğin:

Burada, age değişkeni bir sayı (integer) veri tipi ile 25 değerini tutar.

Boolean (Mantıksal): Doğru veya yanlış değerini saklar. Örneğin:

Burada, isUserLoggedIn değişkeni mantıksal (Boolean) bir değer tutar ve bu değer doğru (true) olarak ayarlanmıştır.

Array (Dizi): Birden fazla veriyi aynı anda tutabilen veri yapısıdır. Örneğin:

Burada, fruits bir dizi (array) veri tipi olup, içinde 3 meyve adı tutar.

Object (Nesne): Daha karmaşık verileri anahtar-değer çiftleriyle saklamak için kullanılır. Örneğin:

  1. Burada, person değişkeni bir nesne (object) olup, içinde name ve age gibi anahtar-değer çiftleri barındırır.

Etkileşimli Sayfa Geliştirme

Bugün öğrendiğim bu veri tiplerini kullanarak, JavaScript ile bir etkileşimli web sayfası geliştirdim. Örneğin, kullanıcıdan yaşını girmesini isteyen bir form oluşturup, girilen yaşa göre bir mesaj gösterebiliriz.

Bu örnekte, kullanıcıdan yaşını girmesi istenir. Kullanıcı yaşını girdikten sonra, bu veri JavaScript değişkenine atanır ve yaşa göre bir mesaj gösterilir.

Sonuç

Değişkenler ve veri tiplerinin etkileşimli sayfalar geliştirmede önemli bir rol oynadığını öğrendim. Bu, kullanıcıdan alınan verilere göre dinamik içerikler oluşturmak ve kullanıcı deneyimini iyileştirmek için çok faydalıdır. Bu bilgileri kullanarak, sayfama farklı etkileşimler ekleyebileceğimi fark ettim.

HAFTA 23 GÜN 2: Fonksiyon türlerini kullanarak etkileşimli sayfa hazırlar

Bugün, etkileşimli web sayfaları oluşturmak için fonksiyon türlerini kullanmayı öğrendim. Fonksiyonlar, belirli bir işlemi gerçekleştiren ve gerektiğinde tekrar kullanılabilen kod bloklarıdır. JavaScript gibi dillerde, fonksiyonlar sayfanın dinamikliğini artırmak için oldukça önemli bir rol oynar. Fonksiyonlar, kodunuzu daha düzenli ve okunabilir hale getirebilir, ayrıca aynı işlemi farklı yerlerde tekrar kullanabilmenizi sağlar.

Fonksiyon Türleri

JavaScript’te genel olarak üç tür fonksiyon bulunur:

Normal Fonksiyonlar (Function Declarations): Geleneksel fonksiyon tanımlama yöntemidir. Fonksiyon adı verilerek ve ardından süslü parantezler içinde işlemler yapılır.

Bu fonksiyon, çağrıldığında kullanıcıya “Merhaba, hoş geldiniz!” mesajını gösterir.

Fonksiyon İfadeleri (Function Expressions): Bir fonksiyon, bir değişkene atanarak da kullanılabilir. Bu tür fonksiyonlar anonim olabilir yani bir isme sahip olmayabilir.

Burada, fonksiyon greet değişkenine atanmıştır ve çağrıldığında aynı mesajı gösterir.

Ok Fonksiyonları (Arrow Functions): Daha kısa ve öz bir fonksiyon yazma biçimidir. Özellikle fonksiyonlar bir değer döndürüyorsa veya kısa işlem yapıyorsa, ok fonksiyonları kullanmak yaygındır.

  1. Bu yazım biçimi, daha kısa ve daha modern bir şekilde aynı işlemi yapar.

Etkileşimli Sayfa Geliştirme

Bugün öğrendiğim fonksiyon türlerini kullanarak, bir kullanıcı formu ile etkileşimli bir sayfa geliştirdim. Kullanıcıdan yaş ve cinsiyet bilgilerini alarak, bu verilere göre bir mesaj gösterecek bir form hazırladım.

Bu sayfada, kullanıcıdan yaş ve cinsiyet bilgileri alınır. checkEligibility fonksiyonu, bu iki bilgiyi kullanarak, kullanıcının ehliyet alıp alamayacağını kontrol eder ve uygun bir mesaj gösterir.

Sonuç

Fonksiyon türlerini kullanarak etkileşimli bir sayfa geliştirmeyi öğrendim. Bu sayede sayfa üzerinde veri işleme ve kullanıcı etkileşimi için dinamik ve yeniden kullanılabilir kod blokları oluşturabiliyorum. Fonksiyonlar, sayfa akışını daha verimli hale getirmek ve kullanıcı deneyimini artırmak için çok kullanışlıdır. Bu bilgileri, daha kompleks projelerde de kullanabileceğimi fark ettim.

HAFTA 23 GÜN 3: MVC tasarım desenini kullanarak web uygulamaları geliştirir

Bugün, MVC (Model-View-Controller) tasarım desenini kullanarak web uygulamaları geliştirmeyi öğrendim. MVC, yazılım geliştirmede yaygın olarak kullanılan bir tasarım desenidir ve uygulamanın mantığını, görsel kısmını ve kullanıcı etkileşimini ayrı tutarak daha temiz ve düzenli bir yapı oluşturulmasını sağlar.

MVC Nedir?

MVC, üç ana bileşenden oluşur:

  1. Model: Uygulamanın veri yapısını ve iş mantığını temsil eder. Veritabanı işlemleri, veri doğrulama ve iş kuralları model tarafından yönetilir.
  2. View: Kullanıcı arayüzünü temsil eder. Kullanıcıya gösterilen sayfa veya bileşenlerin görünümünü oluşturur.
  3. Controller: Kullanıcı etkileşimlerini yönetir. Kullanıcının gönderdiği istekleri alır, ilgili modeli günceller ve sonuçları uygun bir view ile kullanıcıya sunar.

MVC Tasarım Deseninin Faydaları:

  • Uygulamanın kodları daha düzenli ve sürdürülebilir hale gelir.
  • Model, View ve Controller arasında net bir ayrım olduğu için kodun yönetimi daha kolay olur.
  • Geliştirme sırasında farklı geliştiriciler, farklı katmanlar üzerinde çalışabilir.
  • Uygulama bileşenlerinin birbirinden bağımsız olarak test edilmesi kolaylaşır.

MVC Tasarım Deseni ile Basit Bir Web Uygulaması

Bugün öğrendiğim MVC desenini kullanarak, basit bir kullanıcı kaydı web uygulaması oluşturmak için HTML ve JavaScript ile küçük bir örnek hazırladım. Bu örnekte, kullanıcıdan alınan bilgileri Model (veri), View (görünüm) ve Controller (denetleyici) bileşenleriyle yöneteceğiz.

Örnek:

Açıklama:

  1. Model: Kullanıcı bilgilerini (userModel nesnesi) tutar. Burada sadece username ve email özellikleri bulunmaktadır.
  2. View: updateView fonksiyonu, ekrana kullanıcı kaydını başarılı bir şekilde gerçekleştirdiğini bildiren mesajı görüntüler.
  3. Controller: Form submit olayını dinler ve kullanıcı adı ve e-posta bilgilerini alarak, bu verileri modelde saklar ve sonrasında kullanıcıya gösterir.

Sonuç

Bugün, MVC tasarım desenini kullanarak web uygulamaları geliştirmeyi öğrendim. MVC, uygulamanın her katmanını bağımsız olarak yönetmeyi kolaylaştırır ve büyük projelerde kodun sürdürülebilirliğini artırır. Model, View ve Controller arasındaki güçlü ayrım, uygulamanın bakımını ve geliştirilmesini daha verimli hale getirir. Bu yapıyı daha ileri seviye projelerde kullanmak oldukça faydalı olacaktır.

HAFTA 24 GÜN 1: Standart klasör ve sayfaları kullanarak web uygulamaları geliştirir

Bugün, web uygulamalarında standart klasör yapıları ve sayfaları kullanarak nasıl uygulamalar geliştirebileceğimizi öğrendim. Web uygulamaları geliştirdiğimizde, projeleri düzenli tutmak, bakımını kolaylaştırmak ve iş akışını hızlandırmak için belirli klasör yapıları ve sayfaların kullanılmasına dikkat edilmelidir. Bu yapıların, uygulamanın ölçeklenebilirliğini ve sürdürülebilirliğini sağlamak için ne kadar önemli olduğunu gördüm.

Standart Web Uygulaması Klasör Yapısı

Bir web uygulamasında kullanılan genel klasör yapısı, projeyi organize etmek için önemli bir araçtır. Aşağıda, yaygın olarak kullanılan bir web uygulaması klasör yapısını örnek olarak gösteriyorum:

Klasör Yapısı Açıklaması:

  1. assets: Görseller, stil dosyaları (CSS), ve JavaScript dosyaları gibi projede kullanılan statik dosyaları burada tutarız.
    • /images: Resim dosyaları
    • /styles: CSS dosyaları
    • /scripts: JavaScript dosyaları
  2. views: Uygulamanın görsel bileşenlerinin bulunduğu dosyalar. HTML sayfaları ve dinamik şablonlar burada yer alır.
    • home.html: Anasayfa
    • about.html: Hakkında sayfası
    • contact.html: İletişim sayfası
  3. models: Veritabanı işlemleri ve veri yapılarıyla ilgili JavaScript dosyaları bulunur. Örneğin, kullanıcı bilgilerini temsil eden user.js veya ürün bilgilerini temsil eden product.js gibi dosyalar burada yer alır.
  4. controllers: Kullanıcı etkileşimleri sonucu yapılan işlemleri kontrol eden JavaScript dosyaları bulunur. Örneğin, userController.js kullanıcı işlemleri, productController.js ise ürün işlemleriyle ilgilenir.
  5. public: Projenin dış dünyaya sunulacak kısmı. Bu klasör genellikle web sunucusu tarafından herkese açık olan dosyalar için kullanılır.
  6. index.html: Uygulamanın ana giriş noktasıdır. Kullanıcı bu sayfaya geldiğinde, uygulama burada tanımlanan yapıya yönlendirilir.

Standart Klasör Yapısı ile Web Uygulaması Geliştirme

Bugün öğrendiğim bilgilere dayanarak, basit bir web uygulaması geliştirmek için bu klasör yapısını kullanarak bir proje oluşturmayı denedim. Örneğin, kullanıcılar için giriş işlemleri yapan bir uygulama tasarımı yaptım. Kullanıcı bilgilerini işlemek için bir userController.js dosyası oluşturduğum ve görsel kısmı HTML ile hazırladığım bir yapı oluşturdum.

Örnek olarak, index.html sayfasında kullanıcıyı karşılayan basit bir form yapısı:

Kullanıcı Girişi için login.js Dosyası:

Sonuç

Bugün, web uygulamaları geliştirirken kullanılacak standart klasör yapısını öğrendim ve uyguladım. Projeyi organize etmek, farklı bileşenleri yönetmek ve geliştirmek için bu tür klasör yapılarını kullanmak büyük kolaylık sağlar. Web uygulamalarının büyüdükçe düzenli ve sürdürülebilir olabilmesi için bu yapıları uygulamak çok önemlidir. Bu hafta öğrendiklerimle, büyük projelerde de kolaylıkla yönetilebilen ve modüler bir yapı kurabilirim.

HAFTA 24 GÜN 1: Paket yöneticisini (Nuget) kullanır

Bugün, .NET projelerinde paket yöneticisi olan NuGet’i kullanarak dış kütüphaneleri nasıl projeye dahil edebileceğimizi öğrendim. NuGet, yazılım geliştirmeyi kolaylaştıran, çeşitli kütüphaneleri projeye entegre etmek için kullanılan bir paket yöneticisidir. NuGet ile, projeye kolayca dış kütüphaneler ekleyebilir ve bu kütüphaneleri güncelleyebilirsiniz. Bu, özellikle büyük projelerde zaman kazandıran ve bakım süreçlerini kolaylaştıran önemli bir araçtır.

NuGet Paket Yöneticisi Nedir?

NuGet, .NET projeleri için kullanılan bir paket yöneticisidir. Bu araç, geliştiricilerin projelerinde ihtiyaç duydukları kütüphaneleri ve bağımlılıkları kolayca eklemelerini sağlar. NuGet, kütüphaneleri paketler ve bu paketlerin sürüm yönetimini yapar. Bir projede kullanılan kütüphaneler güncellenmesi gerektiğinde, NuGet bu işlemi kolayca gerçekleştirir.

NuGet ile Paket Ekleme

NuGet, Visual Studio’da kolayca kullanılabilir. Bir .NET projesinde NuGet kullanarak bir paket eklemek için aşağıdaki adımları takip edebiliriz:

  1. Visual Studio’yu açın ve projenizi başlatın.
  2. NuGet Paket Yöneticisi’ni açın:
    • Araçlar > NuGet Paket Yöneticisi > NuGet Paket Yöneticisi Konsolu.
  3. Paket Ekleme Komutunu Çalıştırın:
    • Projeye bir NuGet paketi eklemek için NuGet Paket Yöneticisi Konsolu’na şu komutu yazabilirsiniz:

Örneğin, JSON verilerini işlemek için popüler bir kütüphane olan Newtonsoft.Json paketini eklemek için şu komutu kullanabilirsiniz:

NuGet Paketlerini Güncelleme

Projede kullanılan paketlerin sürümünü güncellemek de oldukça basittir. Bunu yapmak için aşağıdaki komutu kullanabilirsiniz:

Eğer tüm projedeki paketleri güncellemek istiyorsanız, sadece Update-Package komutunu kullanabilirsiniz.

NuGet Paketlerinin Yönetimi

NuGet paketleri, projede packages.config veya PackageReference şeklinde yer alır. Bu dosyalar, projede hangi NuGet paketlerinin kullanıldığını ve hangi sürümlerin yüklü olduğunu belirtir. Böylece, projeye başka bir geliştirici katıldığında veya proje başka bir makinede çalıştırıldığında, NuGet doğru paketleri yükler.

Örnek:

Bir .NET Core projesi oluşturduğumda, JSON verilerini işlerken Newtonsoft.Json paketini ekledim ve aşağıdaki gibi kullandım:

Bu örnekte, NuGet ile projeye eklediğimiz Newtonsoft.Json paketini kullanarak bir JSON verisini deserialize ettik ve çıktıyı konsola yazdırdık.

Sonuç

NuGet, dış kütüphaneleri projeye entegre etmek, sürümlerini yönetmek ve güncellemeleri kolayca yapmak için harika bir araçtır. Bugün, NuGet’in nasıl kullanılacağını ve projelere nasıl paket ekleyip güncelleme yapılacağını öğrendim. Bu bilgiyi, ilerleyen projelerde dış kütüphaneleri kolayca entegre edebilmek için kullanabilirim. NuGet’i projede doğru şekilde kullanmak, geliştirme sürecini hızlandırır ve daha verimli çalışmamı sağlar.

HAFTA 24 GÜN 3: Entity Framework Core ile veri tabanı işlemlerini yapar

Bugün, Entity Framework Core (EF Core) kullanarak veri tabanı işlemlerini nasıl yapacağımı öğrendim. EF Core, Microsoft tarafından geliştirilen bir ORM (Object Relational Mapper) aracıdır. Bu araç, veritabanı ile etkileşime geçmek için SQL yazmak yerine, .NET kodu kullanarak veri tabanı işlemlerini gerçekleştirmenizi sağlar. EF Core, ilişkisel veritabanları ile çalışırken, verileri nesnelerle eşleştirmenize olanak tanır.

Entity Framework Core Nedir?

Entity Framework Core, .NET platformunda kullanılan açık kaynaklı bir ORM aracıdır. EF Core, veri tabanındaki tabloları .NET nesneleriyle eşleştirir ve bu nesneler üzerinden veri ekleme, silme, güncelleme ve sorgulama işlemlerini yapmanızı sağlar. Bu sayede SQL yazmak yerine, C# kodu ile veri tabanı işlemleri gerçekleştirebilirsiniz.

EF Core Kurulumu

EF Core kullanmaya başlamadan önce projemize EF Core paketini eklememiz gerekiyor. Visual Studio’da NuGet Paket Yöneticisi aracılığıyla EF Core’u projeye dahil edebiliriz. EF Core’u projeye dahil etmek için aşağıdaki komutu kullanabiliriz:

Eğer SQL Server kullanacaksak, SQL Server için EF Core sağlayıcısını da eklememiz gerekecek:

Veri Modeli ve DbContext Sınıfı

EF Core ile veri tabanı işlemleri yapabilmek için öncelikle bir veri modeli (model) ve bir DbContext sınıfı tanımlamamız gerekiyor. DbContext, veri tabanına erişimi sağlayan ve veri tabanı işlemlerini gerçekleştiren sınıftır.

Örnek olarak, bir Product sınıfı ve ProductContext adlı bir DbContext sınıfı tanımlayalım:

Bu örnekte, Product sınıfı veri modelini temsil ederken, ProductContext sınıfı ise veri tabanına bağlanmak ve işlemleri gerçekleştirmek için kullanılan DbContext sınıfıdır.

Veri Tabanı İşlemleri

EF Core ile veri tabanına veri eklemek, silmek, güncellemek ve sorgulamak oldukça kolaydır. Aşağıda bazı temel veri tabanı işlemlerine dair örnekler bulunmaktadır:

Veri Ekleme:

Yeni bir ürün eklemek için şu şekilde bir işlem yapabiliriz:

Bu kodda, ProductContext sınıfını kullanarak Products tablosuna yeni bir Product nesnesi ekledik ve ardından SaveChanges() metodu ile veritabanına kaydettik.

Veri Güncelleme:

Mevcut bir ürünü güncellemek için şu şekilde bir işlem yapılabilir:

Bu örnekte, Id‘si 1 olan bir ürünü bulduk ve fiyatını güncelledik.

Veri Silme:

Bir ürünü silmek için şu şekilde bir işlem yapılabilir:

Bu kodda, Id‘si 1 olan ürünü bulduk ve Remove() metodu ile silme işlemi gerçekleştirdik.

Veri Sorgulama:

Veritabanından veri sorgulamak için LINQ kullanabiliriz. Aşağıdaki örnekte, tüm ürünlerin listesini çekiyoruz:

Sonuç

Bugün, Entity Framework Core kullanarak veri tabanı işlemlerini nasıl gerçekleştireceğimizi öğrendim. EF Core, veri tabanı işlemlerini kolaylaştıran güçlü bir araçtır. SQL yazmak yerine, C# dilinde nesnelerle çalışarak veri tabanı işlemlerini gerçekleştirebiliriz. Bu hafta öğrendiklerimi, projelerde veri tabanı ile etkileşimli uygulamalar geliştirmek için kullanacağım. EF Core, modern uygulamalar için vazgeçilmez bir araçtır ve kullanımı oldukça basittir.

HAFTA 25 GÜN 1: Web servislerini kullanır

Bugün, web servislerinin nasıl kullanılacağını öğrendim. Web servisleri, farklı platformlar ve uygulamalar arasında veri paylaşımını sağlayan, internet üzerinden erişilebilen yazılımlardır. Web servisleri, uygulamaların birbirleriyle iletişim kurmasını, verileri paylaşmasını ve işlemleri gerçekleştirmesini sağlar. Bu sayede farklı yazılımlar arasında uyumlu çalışmayı mümkün kılar.

Web Servisi Nedir?

Web servisi, genellikle XML, JSON gibi formatlarda veri iletimi yapan bir yazılım bileşenidir. Web servisleri, HTTP, SOAP, REST gibi protokoller aracılığıyla iletişim kurar. En yaygın olarak kullanılan web servisi türü, RESTful web servisleridir. Bu servisler, HTTP protokolü üzerinden çalışır ve genellikle JSON formatında veri iletimi yapar.

Web Servislerinin Avantajları

  • Platform Bağımsızlığı: Web servisleri, internet üzerinden çalıştığı için herhangi bir platformda kullanılabilir.
  • Uygulama İletişimi: Farklı yazılımlar arasında veri paylaşımı ve işlem gerçekleştirilmesi sağlanır.
  • Teknoloji Bağımsızlığı: Web servisleri, kullandıkları teknolojilerden bağımsız olarak farklı yazılımlar arasında iletişimi mümkün kılar.

Web Servisi Kullanma Adımları

Web servislerini kullanmak için belirli adımlar izlenir. Bu adımlar, web servisinin türüne ve sağladığı veriye göre değişiklik gösterebilir, ancak temel süreçler genellikle aynıdır:

  1. Web Servisinin Erişilebilirliğini Sağlamak: Web servisi URL’si ve gerekli parametreler edinilir.
  2. Veri İletişimi: Web servisiyle veri alışverişi yapılır.
  3. Sonuçların Kullanılması: Web servisinden dönen veriler işlenir.

Web Servisi Kullanma Örneği (RESTful Web Servisi)

Bugün, bir RESTful web servisini C# ile nasıl kullanacağımızı öğrendim. Örnek olarak, bir hava durumu API’sini kullanarak hava durumu bilgisini çekelim. Bu API, JSON formatında veri döndürecek ve biz de bu verileri işleyerek kullanıcılara göstereceğiz.

Öncelikle, HTTP istekleri gönderebilmek için HttpClient sınıfını kullanacağız. Bu sınıf, HTTP istekleri gönderip yanıt almayı sağlar. Aşağıda, basit bir hava durumu API’sini kullanarak veri çekme örneğini bulabilirsiniz:

Bu kodda, HttpClient kullanarak hava durumu API’sine bir GET isteği gönderdik. API’den gelen yanıtı ReadAsStringAsync() metodu ile aldık ve kullanıcıya bu veriyi gösterdik. API yanıtı genellikle JSON formatında döner, bu nedenle gelen veriyi JSON olarak işlemek için JSON serileştiricisi kullanabilirsiniz.

Web Servislerinin JSON ile Çalışması

Genellikle, web servisleri JSON formatında veri döndürür. JSON, insan tarafından okunabilir bir veri formatıdır ve oldukça yaygın olarak kullanılır. JSON verisini almak ve işlemek için Newtonsoft.Json gibi kütüphaneler kullanılabilir.

Örneğin, JSON verisini işlemek için şu şekilde bir yaklaşım izleyebiliriz:

Bu kodda, JSON verisini JsonConvert.DeserializeObject<WeatherData>() ile nesneye dönüştürdük. Artık, JSON verisini nesne olarak kullanabiliriz. JSON’dan alınan sıcaklık değerini ekranda gösteriyoruz.

Sonuç

Bugün, web servislerinin nasıl kullanılacağını öğrendim. Web servisleri, verileri internet üzerinden paylaşıp almayı sağlayan önemli araçlardır. RESTful web servislerini kullanarak, bir web uygulaması üzerinden veri çekmek ve işlemek oldukça kolaydır. Web servislerinin JSON formatındaki verileri ile çalışmak, modern web uygulamalarında sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu hafta öğrendiklerimi, uygulamalarımda verileri dışardan alarak işlem yapma konusunda kullanacağım.

HAFTA 25 GÜN 2: Yayınlama (Publish) işlemini yapar

Bugün, yazılım projelerinin yayınlanması işlemi hakkında bilgi edindim. Yayınlama, bir uygulamanın geliştirilme aşamasından sonra, son kullanıcıların erişebileceği hale getirilmesidir. Yayınlama işlemi, genellikle uygulamanın belirli bir ortamda (örneğin, internet üzerinde veya yerel ağda) çalışacak şekilde yapılandırılması ve dağıtılmasını içerir. Yazılımın başarılı bir şekilde yayınlanması, uygulamanın erişilebilirliğini, performansını ve güvenliğini sağlamak için kritik öneme sahiptir.

Yayınlama İşlemi Nedir?

Yayınlama, bir yazılımın üretim ortamına taşınması sürecidir. Bu süreç, yazılımın çalıştığı donanım ve yazılım altyapısına göre değişiklik gösterebilir. Yayınlama işlemi, aşağıdaki adımlardan oluşur:

  1. Uygulama Derleme ve Paketleme: İlk adım, yazılımın derlenmesi ve çalıştırılabilir dosyaların oluşturulmasıdır. Uygulama, genellikle bir paket halinde derlenir ve dağıtıma uygun hale getirilir.
  2. Sunucu veya Hedef Ortam Seçimi: Yayınlama işlemi yapılacak ortamın seçilmesi gerekir. Bu ortam, bir web sunucu, mobil cihaz, masaüstü bilgisayar veya başka bir platform olabilir.
  3. Veri Tabanı ve Bağlantı Kurulumu: Eğer uygulama veri tabanı kullanıyorsa, yayınlama sırasında veri tabanının da doğru şekilde bağlanması sağlanır.
  4. Test ve Kontrol: Yayınlama işlemi sonrasında, yazılımın hedef ortamda doğru çalışıp çalışmadığını kontrol etmek için testler yapılır.
  5. Kullanıcıya Dağıtım: Son adım, uygulamanın son kullanıcılara ulaştırılmasıdır. Bu aşamada, kullanıcılar yazılımı indirip kullanabilirler.

Visual Studio ile Yayınlama

Visual Studio, uygulamaların kolayca yayınlanabilmesi için geniş araçlar sunar. Özellikle web uygulamaları ve masaüstü uygulamaları için çeşitli yayınlama seçenekleri vardır. Örneğin, bir ASP.NET Core uygulamasını Azure veya başka bir sunucuya yayınlamak için Visual Studio’daki “Publish” seçeneği kullanılabilir.

İşte, Visual Studio kullanarak basit bir web uygulamasının yayınlanması adımları:

  1. Proje Ayarları: Yayınlamak istediğiniz projeyi açın.
  2. Publish (Yayınla) Seçeneğini Kullanma: Visual Studio’nun sağ üst kısmında “Publish” butonuna tıklayın.
  3. Hedef Ortam Seçimi: Yayınlama hedefinizi seçin. Örneğin, Azure’a veya bir FTP sunucusuna yayın yapabilirsiniz.
  4. Yayınlama Profilini Yapılandırma: Hedef sunucunun bilgilerini girerek bir yayın profili oluşturun.
  5. Yayınlama: Yayınlama işlemini başlatın ve Visual Studio’nun işlem tamamlamasını bekleyin.

Yayınlama Sürecinde Karşılaşılan Zorluklar

Yayınlama sürecinde bazı zorluklar ve hatalar meydana gelebilir. Bu hatalar genellikle aşağıdaki durumlarla ilgili olabilir:

  • Bağımlılıklar: Uygulamanın düzgün çalışabilmesi için gerekli olan yazılım bağımlılıkları eksik olabilir.
  • Veritabanı Sorunları: Veritabanı bağlantıları düzgün yapılandırılmamış olabilir veya veri tabanı erişim izinleri hatalı olabilir.
  • Sunucu Konfigürasyonu: Yayınlama yapılacak sunucunun doğru şekilde yapılandırılmamış olması, uygulamanın düzgün çalışmamasına yol açabilir.

Örnek Yayınlama Senaryosu (Web Uygulaması)

Bir ASP.NET Core web uygulamasının Azure platformuna nasıl yayınlanacağını göstermek için şu adımları takip edebiliriz:

  1. Azure Hesabı Oluşturun: İlk olarak, bir Azure hesabı oluşturun ve Azure portalına giriş yapın.
  2. Yeni Bir Web App Oluşturun: Azure portalında yeni bir web uygulaması oluşturun. Bu adım, uygulamanın barındırılacağı alanı belirler.
  3. Visual Studio’da Yayınlama Yapın: Visual Studio’yu açın, projenizi seçin ve “Publish” sekmesine tıklayın. Azure seçeneğini seçin ve Azure hesabınızı bağlayın.
  4. Yayınla Butonuna Tıklayın: Gerekli bağlantıları ve ayarları yaptıktan sonra “Publish” butonuna tıklayın. Visual Studio, uygulamanızı Azure’a yükleyecektir.
  5. Web Uygulamanızı Ziyaret Edin: Yayınlama işlemi tamamlandıktan sonra, Azure’daki URL üzerinden uygulamanıza erişebilirsiniz.

Sonuç

Bugün, yazılım projelerinin nasıl yayınlanacağını öğrendim. Yayınlama işlemi, yazılım geliştirme sürecinin önemli bir parçasıdır ve uygulamanın doğru bir ortamda çalışmasını sağlamak için dikkatlice yapılması gerekir. Visual Studio ve diğer araçlar, bu süreci daha kolay ve verimli hale getirir. Yayınlama sırasında karşılaşılan sorunları çözmek için dikkatli testler yapmak önemlidir. Bu hafta öğrendiklerimi, projelerimi yayınlamak ve son kullanıcılarla buluşturmak için kullanacağım.

HAFTA 25 GÜN 3: Mobil Uygulama için İşletim sistemine uygun uygulama geliştirme ortamını kurar

Bugün, Android uygulama geliştirme için gerekli ortamı kurma sürecini öğrendim. Android uygulamaları geliştirmek için, işletim sistemine uygun olarak doğru geliştirme ortamlarını kurmak önemlidir. Bu hafta, Android için Java dilini kullanarak uygulama geliştirme ortamını kurdum. Android uygulama geliştirme için en yaygın kullanılan geliştirme ortamı Android Studio’dur.

Android Uygulama Geliştirme Ortamı

Android uygulama geliştirmek için Android Studio en yaygın kullanılan geliştirme ortamıdır. Android Studio, Android uygulamaları geliştirmek için gereken tüm araçları ve özellikleri bir arada sunar. Java, Android uygulama geliştirmek için kullanılan en eski ve en yaygın dillerden biridir. Android Studio, Java dilini destekler ve uygulama geliştirme sürecinde kolaylık sağlar.

Android Studio’nun Kurulumu

  1. Android Studio İndirme: İlk adım olarak, Android Studio’yu indirmeniz gerekmektedir. Android Studio’nun resmi web sitesine gidin ve işletim sisteminize uygun olan sürümü indirin.
  2. Kurulum Adımları: İndirilen dosyayı çalıştırarak Android Studio’yu kurabilirsiniz. Kurulum sırasında, Android SDK (Software Development Kit) ve Android Virtual Device (AVD) gibi araçlar da kurulacaktır. Bu araçlar, Android uygulamalarını geliştirmek, test etmek ve dağıtmak için gereklidir.
  3. Java JDK Kurulumu: Android Studio, Java dilini kullanır, bu yüzden Java JDK (Java Development Kit) kurulu olmalıdır. Eğer kurulu değilse, Java JDK’yı resmi Java sitesinden indirebilirsiniz.
  4. Android SDK: Android SDK, Android uygulamaları geliştirmek için gerekli olan kütüphaneleri ve araçları içerir. Android Studio kurulumunda SDK otomatik olarak kurulur, ancak SDK’nın doğru şekilde kurulduğundan emin olmanız önemlidir.

Yeni Proje Oluşturma ve Geliştirme

Android Studio kurulumunu tamamladıktan sonra, yeni bir proje oluşturmak için şu adımları izleyebilirsiniz:

  1. Yeni Proje Başlatma: Android Studio’yu açtıktan sonra, “Start a new Android Studio project” seçeneğini seçerek yeni bir proje oluşturun.
  2. Proje Şablonları: Android Studio, uygulama için farklı şablonlar sunar. Bu şablonlar, uygulamanız için uygun başlangıç tasarımını seçmenizi sağlar. Bu şablonlardan birini seçerek, uygulamanızın temel yapısını oluşturabilirsiniz.
  3. Java Kodu Yazma: Projeniz için gerekli Java dosyalarını oluşturun. Android uygulamaları Java dilinde yazılır, bu yüzden uygulamanın işleyişini sağlayacak Java sınıflarını yazabilirsiniz. Android uygulamanızda, arayüz ve mantığı Java kodu ile yönetebilirsiniz.

Android Studio’da Java İle Uygulama Geliştirme

Android Studio, Java ile mobil uygulama geliştirmek için kapsamlı bir IDE (Integrated Development Environment) sağlar. Java dilinde, Android uygulamalarında kullanıcı arayüzünü (UI) oluşturmak, veritabanı işlemleri yapmak ve cihaz özelliklerini kullanmak gibi işlemleri kolayca gerçekleştirebilirsiniz. Java’nın güçlü ve geniş kütüphane desteği, uygulama geliştirme sürecini hızlandırır.

Emülatör ile Test Etme

Android uygulamaları, cihazda çalışmadan önce Android Studio’da emülatör üzerinde test edilebilir. Android Studio, farklı cihaz konfigürasyonları ve Android sürümleri için sanal cihazlar oluşturmanıza olanak sağlar. Bu emülatörler, uygulamanızın çeşitli cihazlarda nasıl çalıştığını görmenizi sağlar.

Uygulama Dağıtımı

Android uygulamalarını geliştirip test ettikten sonra, uygulamanızı dağıtmak için birkaç seçenek mevcuttur. Android Studio, uygulamanızı APK dosyasına dönüştürerek Google Play Store’a yüklemenize veya manuel olarak dağıtmanıza imkân verir.

Sonuç

Bugün, Android uygulama geliştirmek için gerekli ortamı kurma sürecini öğrendim. Android Studio’yu indirip kurarak Java dilinde uygulama geliştirmek için gerekli araçları sağladım. Android Studio, Java dili ile uygulama geliştirmek için güçlü bir IDE sağlarken, sanal cihaz emülatörleri ve uygulama dağıtım araçları da mobil uygulama geliştirme sürecini kolaylaştırmaktadır. Bu hafta öğrendiklerimle, Android uygulamaları geliştirmek için ilk adımı atmış oldum.

HAFTA 26 GÜN 1: Mobil Uygulama Testi için Emulatör kurulumunu ve ayarlarını yapar

Bugün, Android uygulamalarını test etmek için gerekli olan emülatörün kurulumu ve ayarlarını yapmayı öğrendim. Android emülatörü, mobil uygulamaların sanal bir cihaz üzerinde çalışarak test edilmesini sağlar. Bu, gerçek cihaz olmadan uygulamanın farklı cihazlar ve Android sürümleri üzerinde nasıl çalıştığını görmek için çok faydalıdır. Android Studio, emülatör kurulumunu ve ayarlarını kolayca yapmamıza olanak tanır.

Emülatör Nedir?

Android emülatörü, fiziksel bir Android cihazın sanal bir versiyonudur. Uygulamanın farklı ekran boyutları, çözünürlükler ve işletim sistemi sürümleri üzerinde çalışıp çalışmadığını test etmek için kullanılır. Emülatör sayesinde, gerçek cihazlara ihtiyaç duymadan uygulamanın birçok farklı senaryoda nasıl çalıştığını kontrol edebilirsiniz.

Emülatör Kurulum Adımları

  1. Android Studio’yu Başlatma: İlk olarak, Android Studio’yu başlatın. Eğer Android Studio’yu kurmadıysanız, Android Studio resmi web sitesinden indirip kurabilirsiniz.
  2. SDK Manager’ı Açma: Android Studio’yu açtıktan sonra, üst menüdeki “Tools” sekmesine tıklayın ve “SDK Manager” seçeneğini seçin. Burada, emülatörün çalışabilmesi için gerekli olan Android SDK araçlarını kontrol edebilirsiniz.
  3. Android Emulator Paketini Kurma: SDK Manager’da “SDK Tools” sekmesine geçin ve “Android Emulator” seçeneğinin işaretli olduğundan emin olun. Eğer işaretli değilse, bu seçeneği işaretleyin ve “Apply” butonuna tıklayarak gerekli emülatör araçlarını indirin.
  4. AVD (Android Virtual Device) Oluşturma: Emülatör kurulumu için, sanal bir Android cihaz (AVD) oluşturmanız gerekmektedir. Bunun için şu adımları izleyin:
    • Android Studio ana ekranında, sağ üst köşede bulunan “AVD Manager” simgesine tıklayın.
    • “Create Virtual Device” butonuna tıklayarak yeni bir sanal cihaz oluşturun.
    • Karşınıza çıkan cihaz seçeneklerinden birini seçin (örneğin, Pixel 4 veya Nexus 5X).
    • Ardından, Android sürümünü seçmeniz gerekecek. Genellikle, emülatörün en son sürümünü seçmek iyi bir fikir olacaktır.
    • “Finish” butonuna tıklayarak sanal cihazı oluşturun.
  5. Emülatör Ayarlarını Yapma: Oluşturduğunuz sanal cihazın ayarlarını yapabilirsiniz. Emülatörün ekran boyutları, çözünürlüğü, RAM miktarı ve diğer sistem özelliklerini buradan değiştirebilirsiniz. Bu ayarları cihazınızın gerçek özelliklerine en yakın şekilde yapılandırarak testlerinizi daha gerçekçi hale getirebilirsiniz.

Emülatörün Başlatılması ve Uygulama Testi

  1. Emülatörü Başlatma: AVD Manager’dan oluşturduğunuz sanal cihazın yanındaki “Play” butonuna tıklayarak emülatörü başlatabilirsiniz. Emülatör, seçtiğiniz cihazın sanal bir kopyasını çalıştırarak Android uygulamanızın test edilmesini sağlar.
  2. Uygulama Testi: Android Studio üzerinden geliştirdiğiniz uygulamayı emülatörde test edebilirsiniz. Android Studio’da sağ üst köşedeki “Run” butonuna tıklayın ve hedef olarak oluşturduğunuz emülatörü seçin. Uygulamanız, sanal cihaz üzerinde çalışmaya başlayacaktır.

Emülatör İle Çeşitli Testler Yapmak

Emülatör, farklı cihazlar ve Android sürümleri üzerinde uygulamanızın nasıl çalıştığını görmek için çok faydalıdır. Ayrıca, ağ bağlantılarını, GPS, sensörler, kamera ve daha birçok cihaz özelliğini test etmek için de emülatör üzerinde sanal testler yapabilirsiniz. Emülatör üzerinden aşağıdaki testleri yapabilirsiniz:

  • Ekran Boyutu ve Çözünürlüğü: Farklı cihaz boyutlarında ve çözünürlüklerde uygulamanızın nasıl göründüğünü test edin.
  • Ağ Bağlantısı: Uygulamanızın ağ bağlantısını simüle etmek için emülatör üzerinde ağ ayarlarını değiştirebilirsiniz.
  • Sensörler: Cihazın sensörlerini (örneğin, ivmeölçer, jiroskop) test edebilirsiniz.
  • Kamera: Uygulamanızda kamera kullanımını test etmek için emülatörde kamera özelliklerini kullanabilirsiniz.

Emülatörün Performansını İyileştirme

Emülatörler genellikle fiziksel cihazlardan daha yavaş çalışabilir. Emülatörün performansını artırmak için aşağıdaki yöntemleri uygulayabilirsiniz:

  • Hızlandırma Kullanma: Eğer sisteminizde sanallaştırma desteği varsa, emülatörün hızını artırmak için “Hardware Acceleration” özelliğini etkinleştirebilirsiniz.
  • Grafik Ayarları: Emülatörün grafik ayarlarını, emülatörün daha hızlı çalışması için optimize edebilirsiniz.

Sonuç

Bugün, Android uygulama testleri için gerekli olan emülatörün kurulumu ve ayarlarını yaptım. Android Studio üzerinde, farklı cihazları simüle eden sanal cihazlar (AVD) oluşturup, uygulamamı test etmek için emülatörü kullanmaya başladım. Emülatör, gerçek cihazlar üzerinde yapılacak testlerin öncesinde, uygulamanın nasıl çalıştığını görmek ve test etmek için çok faydalıdır. Bu hafta öğrendiklerimle, mobil uygulama test sürecini daha verimli bir şekilde gerçekleştirebileceğim.

HAFTA 26 GÜN 2: Yerleşim (Layout) çeşitlerini kullanarak ekran tasarımını yapar

Bugün, Android uygulamalarında ekran tasarımı yaparken farklı yerleşim (layout) çeşitlerini kullanmayı öğrendim. Android, kullanıcı arayüzü (UI) öğelerini düzenlemek için farklı yerleşim türleri sunar. Bu yerleşimler, uygulamanın görünümünü ve hissini belirler. Hangi yerleşim türünün kullanılacağı, uygulamanın ihtiyaçlarına ve ekran tasarımının gereksinimlerine göre değişir.

Yerleşim (Layout) Nedir?

Yerleşim, ekran üzerindeki UI öğelerinin (butonlar, metin kutuları, resimler, vb.) nasıl düzenlendiğini belirleyen bir yapıdır. Android, bir uygulamanın kullanıcı arayüzünü oluştururken, her bir öğeyi yerleştirmek için farklı yerleşim türlerini kullanmanızı sağlar.

Android Layout Türleri

Android’deki başlıca yerleşim türleri şunlardır:

LinearLayout: LinearLayout, öğeleri tek bir satırda (yatay) veya sütunda (dikey) düzenler. Bu düzen, öğelerin birbirinin üzerine gelmeden sıralanmasını sağlar. LinearLayout, basit düzenlemeler için idealdir.Örnek Kullanım:

Bu örnekte, iki buton dikey bir sırayla yerleştirilmiştir.

RelativeLayout: RelativeLayout, öğeleri birbirlerine göre konumlandırmak için kullanılır. Bir öğeyi başka bir öğeye göre hizalayarak daha esnek tasarımlar yapabilirsiniz. Öğeler, diğer öğelere göre “relative” olarak yerleştirilir.

Örnek Kullanım:

Bu örnekte, button1 ekranın üst kısmına yerleştirilmiş ve button2 ona göre hizalanmıştır.

ConstraintLayout: ConstraintLayout, daha karmaşık yerleşimler için çok güçlü bir araçtır. Öğeleri birbirlerine ve ekranın kenarlarına göre kısıtlar (constraint) ekleyerek dinamik ve esnek bir tasarım oluşturabilirsiniz. Özellikle modern uygulamalarda en çok tercih edilen yerleşim türlerinden biridir.

Örnek Kullanım:

Bu örnekte, button1 ekranın ortasına yerleştirilmiş ve button2, button1‘in altına hizalanmıştır.

FrameLayout: FrameLayout, öğelerin birbirinin üstüne gelmesi için kullanılan bir yerleşim türüdür. Genellikle birden fazla öğenin üst üste gelmesi gereken durumlarda tercih edilir. Bir öğe, diğer öğe üzerine yerleştirilebilir.

Örnek Kullanım:

  1. Bu örnekte, bir resim ve buton üst üste gelmiş ve buton, ekranın ortasında konumlandırılmıştır.

Yerleşim Seçimini Yaparken Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Basit Tasarımlar İçin LinearLayout Kullanılabilir: Eğer öğelerinizin sıralı bir şekilde yerleştirilmesi gerekiyorsa, LinearLayout oldukça basit ve etkili bir seçenektir.
  • Esnek ve Dinamik Tasarımlar İçin RelativeLayout veya ConstraintLayout: Eğer öğeleri birbirine göre esnek bir şekilde konumlandırmak istiyorsanız, RelativeLayout ya da ConstraintLayout tercih edilebilir.
  • Karmaşık Tasarımlar İçin FrameLayout: Eğer öğelerinizin üst üste gelmesi gerekiyorsa, FrameLayout en uygun tercihtir.

Sonuç

Bugün, Android uygulamalarında farklı yerleşim türlerini kullanarak ekran tasarımını nasıl yapabileceğimizi öğrendim. LinearLayout, RelativeLayout, ConstraintLayout ve FrameLayout gibi yerleşim türlerini uygulamalarımda kullanarak daha esnek ve profesyonel bir kullanıcı arayüzü oluşturabilirim. Bu hafta öğrendiklerimle, daha verimli ve estetik bir şekilde ekran tasarımı yapabileceğim.

HAFTA 26 GÜN 3: İhtiyaca uygun dizi tanımlamaları yapar

Bugün, Android uygulamalarında dizilerin nasıl tanımlandığını ve farklı ihtiyaçlara göre nasıl kullanılabileceğini öğrendim. Dizi, aynı veri türünden birden fazla öğeyi tek bir değişkende saklamamızı sağlar ve bu öğelere indekslerle erişim sağlanabilir. Uygulamalarda, birden fazla öğeyi bir arada tutmak gerektiğinde diziler oldukça kullanışlıdır.

Dizi Nedir?

Dizi, aynı türdeki verilerin belirli bir düzen içinde saklanmasını sağlayan veri yapısıdır. Diziler, sabit uzunlukta veri koleksiyonlarıdır ve her öğe, dizinin bir indeksine karşılık gelir. Dizi öğelerine sıfır tabanlı indekslerle erişilir. Diziler, yalnızca belirli türdeki verileri tutabilir, yani bir dizi sadece bir veri türünü içerebilir.

Dizi Tanımlama

Android Java’da dizi tanımlamak için önce dizinin veri türünü belirtmemiz gerekir. Ardından, dizi ismini ve uzunluğunu belirterek diziyi tanımlarız. Diziyi tanımladıktan sonra, dizinin öğelerine indeksle erişebiliriz.

Örnek olarak bir tamsayı dizisi tanımlayalım:

Bu örnekte, sayilar adında 5 öğe kapasitesine sahip bir tamsayı dizisi oluşturulmuştur. Dizinin öğelerine erişmek için indeksler kullanılır. Dizilerin ilk öğesi 0. indeksle başlar.

Diziye Değer Atama

Bir diziyi tanımladıktan sonra, dizinin öğelerine değer atamak için indeksleri kullanabiliriz:

Bu örnekte, sayilar dizisinin her öğesi sırasıyla 1, 2, 3, 4 ve 5 değerlerini alır. Diziyi tanımlarken değerleri doğrudan verebiliriz.

Dizi Öğelerine Erişim

Dizinin her öğesine indeks ile erişilebilir. Örneğin, dizinin ilk öğesini almak için:

Bu örnekte, sayilar dizisinin 0. indeksindeki öğe (1) ilkSayi değişkenine atanır.

Çok Boyutlu Diziler

Android uygulamalarında bazen verileri daha kompleks bir şekilde saklamak gerekebilir. Bu durumda çok boyutlu diziler kullanabiliriz. Örneğin, bir 2D dizi:

Bu örnekte, matris adlı bir 2D dizi oluşturulmuş ve 3 satır, 3 sütunlu bir yapı ile değerler atanmıştır.

Dizilerle Döngü Kullanımı

Dizi üzerinde işlem yaparken genellikle döngüler kullanılır. Dizinin her öğesine erişmek için for döngüsü kullanabiliriz:

Bu döngü, sayilar dizisindeki tüm öğeleri sırasıyla ekrana yazdıracaktır. sayilar.length, dizinin öğe sayısını belirtir.

Dizi İhtiyaçları

Diziler, genellikle aşağıdaki durumlar için kullanılır:

  1. Veri Saklama ve Erişim: Aynı türdeki verilerin bir arada saklanması gerektiğinde diziler kullanılır. Örneğin, bir kullanıcı listesi veya ürün stok verileri dizilerle saklanabilir.
  2. Sıralama ve Filtreleme: Dizilerde veri sıralama veya filtreleme işlemleri yapılabilir. Java’da dizilerle birlikte Arrays.sort() gibi yöntemler kullanılabilir.
  3. Matris İşlemleri: İki veya daha fazla boyutta verilerle çalışırken çok boyutlu diziler tercih edilir. Örneğin, bir okulun sınav sonuçları matris olarak saklanabilir.

Sonuç

Bugün, Android Java’da dizilerin nasıl tanımlandığını ve nasıl kullanılacağını öğrendim. Diziler, belirli bir türdeki verilerin bir arada saklanmasını ve bu verilere kolayca erişilmesini sağlar. Farklı ihtiyaçlara göre dizi tanımlamaları yaparak, uygulamalarımda veri yönetimini daha verimli hale getirebilirim. Ayrıca dizilerle döngüler kullanarak, büyük veri koleksiyonları üzerinde işlem yapabilirim. Bu hafta öğrendiklerimle, verileri daha düzenli ve etkili bir şekilde saklayabileceğim.

HAFTA 27 GÜN 1: Mobil Uygulama için Yapılandırma bilgilerine uygun proje oluşturur

Bugün, Android uygulamalarında yapılandırma bilgilerini kullanarak proje oluşturmayı öğrendim. Yapılandırma bilgileri, uygulamanın çalışması için gerekli olan temel ayarları içerir ve genellikle uygulama geliştirme sürecinde önemli bir rol oynar. Bu ayarlar, uygulamanın davranışını değiştirebilir ve özellikle farklı ortamlarda (geliştirme, test, üretim) uygulamanın uygun şekilde çalışmasını sağlamak için kullanılır.

Yapılandırma Bilgileri Nedir?

Yapılandırma bilgileri, genellikle bir uygulamanın ayarlarını ve tercihlerini belirten parametreleri içerir. Bu bilgiler, uygulamanın çalışması sırasında dinamik olarak değiştirilebilen ve kullanıcıya bağlı olmayan ayarlardır. Android projelerinde yapılandırma bilgileri genellikle AndroidManifest.xml dosyası ve res/values klasöründeki strings.xml gibi dosyalar aracılığıyla yapılır.

Proje Yapılandırma Adımları

Android uygulamaları geliştirirken doğru bir yapılandırma yapmak, uygulamanın sürdürülebilirliğini ve verimliliğini artırır. Aşağıdaki adımlarla bir proje oluşturabiliriz:

  1. Android Studio’da Yeni Proje Oluşturma

Android Studio’yu açarak, “Create New Project” seçeneğini tıklıyoruz. Ardından, proje için uygun bir şablon seçiyoruz. Burada “Empty Activity” gibi basit bir şablon kullanabiliriz. Şablon seçildikten sonra, uygulama ismini, paket adını ve proje dosya yolunu belirliyoruz.

  1. Proje Yapılandırma Dosyalarını Düzenleme

Android projelerinde yapılandırma bilgilerini yönetmek için birkaç farklı dosya kullanılır:

  • AndroidManifest.xml: Uygulamanın temel bilgilerini ve izinlerini tanımlar. Bu dosyada, uygulamanın izinleri, uygulama bileşenleri (activity, service vb.) ve meta veriler bulunur.
  • build.gradle: Projenin bağımlılıkları, sürüm numaraları ve diğer derleme ayarlarını içerir. Android Studio, Gradle kullanarak projeyi derler ve bağımlılıkları yönetir.
  • strings.xml: Uygulama içerisindeki sabit metinler bu dosyada tanımlanır. Bu metinler, uluslararasılaştırma ve yerelleştirme gibi işlemler için kullanılır.

Örneğin, strings.xml dosyasına uygulamanın başlığını eklemek için şu şekilde bir yapı kullanabiliriz:

Bu şekilde, uygulamanın adı burada tanımlanır ve daha sonra Java kodunda kullanılabilir.

  1. Yapılandırma Ayarlarını Değiştirme

Bir mobil uygulamanın geliştirilmesinde kullanılan bazı yapılandırma ayarları şunlardır:

  • API Seviyesi ve Sürüm Numarası: build.gradle dosyasında uygulamanın hedeflediği API seviyesini ve sürüm numarasını belirleyebiliriz. Bu ayar, uygulamanın hangi Android sürümleriyle uyumlu olduğunu belirler.
  1. Çoklu Yapılandırmalar İçin Farklı Konfigürasyon Dosyaları Kullanmak

Bir Android projesinde, farklı yapılandırmalar (örneğin geliştirme, test, üretim) için farklı ayarlar kullanmak yaygın bir tekniktir. Bunun için res klasöründe values altındaki farklı dosyalarla yapılandırma ayarlarını yönetebiliriz.

Örneğin, geliştirme ve üretim ortamları için farklı URL’ler kullanabiliriz:

  • res/values/strings.xml (Genel yapılandırmalar)
  • res/values/strings.xml (Üretim yapılandırması)

Bu sayede, aynı projede farklı yapılandırmalar kullanarak uygulamanın davranışını geliştirme ve üretim ortamlarına göre değiştirebiliriz.

  1. Uygulama İçin Gerekli İzinler ve Meta Veriler

AndroidManifest.xml dosyasında, uygulamanın ihtiyaç duyduğu izinler tanımlanır. Örneğin, internet erişimi izni eklemek için:

Bu, uygulamanın internet erişimine izin verir. Ayrıca, uygulama bileşenleri ve diğer meta veriler de bu dosyada yer alır.

Sonuç

Bugün, mobil uygulama için yapılandırma bilgilerine uygun bir proje oluşturmayı öğrendim. Yapılandırma bilgileri, uygulamanın düzgün çalışması için temel ayarları içerir ve doğru bir yapılandırma, uygulamanın geliştirilmesi ve bakımı için oldukça önemlidir. Android Studio’da projemizi oluştururken, doğru yapılandırma dosyalarını ve ayarlarını kullanarak uygulamamızı daha verimli bir şekilde geliştirebiliriz. Bu bilgiler, projelerimde daha esnek ve sürdürülebilir çözümler geliştirmeme yardımcı olacak.

HAFTA 27 GÜN 2: Gelişmiş görünüm araçlarını kullanarak kullanıcı arayüzünü tasarlar

Bugün, Android uygulamaları geliştirirken gelişmiş görünüm araçlarını kullanarak kullanıcı arayüzü tasarımını yapmayı öğrendim. Kullanıcı arayüzü (UI), bir uygulamanın kullanıcı ile etkileşime girdiği yüzeydir ve doğru tasarlanması, kullanıcı deneyimi açısından büyük önem taşır. Android uygulamalarında gelişmiş görünüm araçları, kullanıcı arayüzünü daha işlevsel ve estetik hale getirmemizi sağlar.

Gelişmiş Görünüm Araçları Nedir?

Android Studio, kullanıcı arayüzünü tasarlarken kullanabileceğimiz bir dizi gelişmiş araç sunar. Bu araçlar, temel görünümler (TextView, Button, ImageView gibi) ve daha karmaşık bileşenleri içerir. Gelişmiş görünüm araçları, kullanıcı arayüzüne etkileşim ekleyerek uygulamanın daha fonksiyonel hale gelmesini sağlar.

Kullanıcı Arayüzü Tasarımında Kullanılan Gelişmiş Görünüm Araçları

  1. ConstraintLayout:

ConstraintLayout, Android uygulamalarında en yaygın kullanılan yerleşim düzeni aracıdır. Bu düzen, öğeleri birbirlerine göre hizalamak için “constraint” yani kısıtlamalar kullanır. Bu sayede, ekran boyutuna göre dinamik bir şekilde uyum sağlayan kullanıcı arayüzleri oluşturabiliriz. Ayrıca, birçok öğeyi tek bir düzen içerisinde düzenlemeye olanak tanır.

Örneğin, bir TextView ve bir Button öğesini ConstraintLayout kullanarak aşağıdaki gibi hizalayabiliriz:

  1. RecyclerView:

RecyclerView, büyük veri kümelerini etkin bir şekilde görüntülemek için kullanılan bir bileşendir. Bu araç, liste elemanlarının daha verimli bir şekilde gösterilmesini sağlar. RecyclerView ile listelerde dinamik içerikler ve etkileşimli öğeler oluşturulabilir.

Örnek olarak, bir öğe listesi için RecyclerView kullanabiliriz:

Kodda, RecyclerView ile bir liste öğesi eklemek ve her öğenin nasıl görüneceğini belirlemek için RecyclerView Adapter ve ViewHolder sınıflarını oluşturabiliriz.

  1. CardView:

CardView, öğeleri kart şeklinde görüntülemek için kullanılır ve estetik açıdan şık bir görünüm sağlar. Ayrıca, CardView, öğelere gölge ve yuvarlak köşe gibi özellikler eklememize imkan tanır.

Örnek olarak, bir öğeyi CardView içinde göstermek:

  1. Material Design Bileşenleri:

Android, Material Design prensiplerine dayalı modern kullanıcı arayüzü bileşenleri sunar. Bu bileşenler, uygulamanın daha sezgisel ve estetik olmasını sağlar. Özellikle FloatingActionButton, BottomNavigationView, Snackbar gibi araçlar, Android uygulamalarına modern bir dokunuş ekler.

Örnek olarak, bir FloatingActionButton kullanımı:

Bu bileşenler, kullanıcıların uygulamayla etkileşimde bulunmasını kolaylaştıran modern araçlar arasında yer alır.

  1. Dialoglar ve Pop-up’lar:

Android uygulamalarında, kullanıcı etkileşimi sırasında bilgi veya uyarı göstermek için dialog pencereleri ve pop-up’lar kullanılır. AlertDialog, kullanıcıya mesajlar, seçenekler veya onay kutuları sunmak için yaygın olarak kullanılır.

Örnek bir AlertDialog kullanımı:

Sonuç

Bugün, gelişmiş görünüm araçlarıyla kullanıcı arayüzü tasarımı yapmayı öğrendim. ConstraintLayout, RecyclerView, CardView, Material Design bileşenleri ve Dialoglar gibi araçlar, Android uygulamalarının kullanıcı arayüzünü zenginleştirir ve estetik açıdan daha hoş hale getirir. Bu araçları kullanarak, uygulamalarımda kullanıcı dostu ve modern arayüzler oluşturmayı daha kolay bir hale getirebilirim. Bu tasarım araçları, uygulamanın kullanıcı deneyimini iyileştirmek için önemli bir rol oynar ve Android uygulama geliştirme sürecinde vazgeçilmez unsurlar arasında yer alır.

HAFTA 27 GÜN 3: Uygulama içinde çoklu aktiviteyle çalışır

Bugün, Android uygulamalarında çoklu aktivite kullanarak, birden fazla ekranın yönetilmesini ve bir aktiviteden diğerine geçiş yapmayı öğrendim. Aktivite, Android uygulamalarındaki temel bileşendir ve her bir ekran bir aktivite olarak temsil edilir. Çoklu aktivite kullanımı, uygulamanın daha dinamik ve etkileşimli olmasını sağlar.

Çoklu Aktivite Nedir?

Android uygulamalarında, bir aktivite kullanıcının bir ekranda gerçekleştirdiği etkileşimi yönetir. Ancak bazen tek bir ekran yeterli olmaz ve kullanıcıya farklı ekranlar (aktivite) arasında geçiş yapma imkanı sunulması gerekir. Bu geçişleri yönetmek için Android, Intent sınıfını ve startActivity() metodunu kullanarak bir aktiviteden diğerine geçiş yapılmasını sağlar.

Çoklu Aktivite Kullanımının Adımları

  1. Yeni Bir Aktivite Oluşturmak:

Android Studio’da yeni bir aktivite oluşturmak oldukça basittir. Her bir aktivite, kendi UI bileşenlerine sahip olan ayrı bir sınıftır. Yeni bir aktivite eklemek için şu adımları izleyebiliriz:

  • Sağ tıklayarak New > Activity > Empty Activity seçeneğini seçin.
  • Aktiviteye bir isim verin ve gerekli ayarları yapın.

Bu işlem sonrasında, her bir aktivite için ayrı bir XML dosyası ve Java sınıfı oluşturulur.

Örneğin, birinci aktiviteyi (MainActivity) ve ikinci aktiviteyi (SecondActivity) oluşturalım.

MainActivity.java:

SecondActivity.java:

  1. Intent Kullanarak Aktiviteye Geçiş Yapmak:

Bir aktiviteden diğerine geçiş yapmak için Intent kullanırız. Intent bir uygulama bileşenini başlatmaya yönelik bir mesaj taşır. Yukarıdaki örnekte, MainActivity sınıfında bir Button ile tıklama olayı gerçekleştirilerek, SecondActivity sınıfına geçiş yapıldı.

Bu kod parçası, SecondActivity‘i başlatır.

  1. Veri Gönderme:

Bir aktiviteden diğerine veri göndermek de mümkündür. Bunu yapmak için Intent ile veri gönderebiliriz. Örneğin, MainActivity‘den SecondActivity‘ye bir metin göndermek için şu adımları izleyebiliriz:

MainActivity.java:

SecondActivity.java:

Bu kod parçası, MainActivity‘den gönderilen mesajı SecondActivity içinde alır ve bir TextView‘da görüntüler.

  1. Aktiviteyi Kapatma:

Bir aktiviteyi kapatmak için finish() metodunu kullanırız. Bu metod, mevcut aktiviteyi sonlandırarak, önceki aktiviteye geri dönmemizi sağlar.

SecondActivity.java:

Bu işlem, SecondActivity‘yi kapatır ve MainActivity‘ye geri döner.

Sonuç

Bugün, Android uygulamalarında çoklu aktivite kullanarak, farklı ekranlar arasında geçiş yapmayı ve veriyi aktarmayı öğrendim. Intent sınıfı ve startActivity() metodu ile aktivite geçişlerini yönetmek, uygulamanın kullanıcı etkileşimini zenginleştirir ve daha dinamik hale getirir. Bu yöntem, kullanıcıların uygulama içinde farklı işlevleri kullanmalarını sağlayan önemli bir araçtır. Bu ders sayesinde, birden fazla ekran arasında nasıl geçiş yapacağımı ve nasıl veri göndereceğimi daha iyi anladım.

HAFTA 28 GÜN 1: Fragment yapısını oluşturarak uygulamada kullanır

Bugün, Android uygulamalarında Fragment yapısını oluşturarak, kullanıcı arayüzünü yönetmeyi ve dinamik içerikler oluşturmayı öğrendim. Fragment, bir aktivite içinde bağımsız olarak çalışabilen ve UI bileşenlerini barındıran bir bileşendir. Bir aktivite içerisinde birden fazla fragment olabilir ve her biri kendi UI öğeleriyle etkileşimde bulunabilir. Fragment kullanımı, uygulamanın daha esnek ve dinamik olmasını sağlar.

Fragment Nedir?

Fragment, bir aktivite içinde kullanıcı arayüzünü oluşturmak için kullanılan bir bileşendir. Bir fragment, kendi arayüzü, etkileşimli elemanları ve işlevsellikleriyle bağımsız bir birimdir, ancak yine de bir aktiviteye bağlıdır. Fragment’lar, özellikle büyük ekranlı cihazlarda (tabletler gibi) ve dinamik arayüzlerde kullanılır.

Fragment Yapısının Oluşturulması

  1. Yeni Bir Fragment Oluşturmak:

Fragment oluşturmak için, Android Studio’da bir Java sınıfı oluştururuz ve bu sınıfı Fragment sınıfından türetiriz. Ayrıca, fragment’in kullanıcı arayüzü için bir XML dosyası da oluşturmalıyız.

Örneğin, FirstFragment adında bir fragment oluşturalım.

FirstFragment.java:

  1. Fragment’in Layout XML Dosyasını Oluşturmak:

Fragment’in kullanıcı arayüzü, XML dosyasında tanımlanır. res/layout dizininde fragment_first.xml adında bir dosya oluşturup, gerekli UI öğelerini tanımlayabiliriz.

fragment_first.xml:

  1. Fragment’i Aktiviteye Eklemek:

Bir fragment’i bir aktiviteye eklemek için FragmentTransaction kullanılır. Bu işlem, bir fragment’in bir aktiviteye dinamik olarak eklenmesini sağlar. Aktivite içinde, bir fragment’i programatik olarak eklemek için aşağıdaki kodu kullanabiliriz.

MainActivity.java:

activity_main.xml:

  1. Fragment’ler Arası Geçiş Yapmak:

Fragment’ler arasında geçiş yapmak için de FragmentTransaction sınıfını kullanırız. Örneğin, bir butona tıklandığında ikinci bir fragment’i eklemek için aşağıdaki kodu kullanabiliriz.

MainActivity.java (Fragment Geçişi):

  1. Fragment’i Kapatmak:

Fragment’i kapatmak için FragmentTransaction kullanarak remove() metodu ile ilgili fragment’i kaldırabiliriz.

MainActivity.java (Fragment Kapatma):

Sonuç:

Bugün, Android uygulamalarında Fragment yapısını kullanarak, bir aktivite içinde birden fazla dinamik ekran oluşturmayı öğrendim. Fragment, özellikle büyük ekranlı cihazlarda ve dinamik içerik gerektiren uygulamalarda kullanılır. Fragment kullanarak, kullanıcı arayüzlerini daha esnek ve yeniden kullanılabilir hale getirebiliriz. Bu sayede, uygulamalarımızda daha modüler ve sürdürülebilir bir yapı oluşturmuş olduk. Ayrıca, fragment’ler arasında geçiş yapmayı ve kullanıcı etkileşimlerine uygun dinamik yapılar geliştirmeyi öğrendim.

HAFTA 28 GÜN 2: SharedPreferences yapısını kullanır

Bugün, Android uygulamalarında SharedPreferences yapısını kullanarak uygulama verilerini kalıcı hale getirmeyi öğrendim. SharedPreferences, basit veri türlerini (string, int, boolean vb.) depolamak için kullanılan hafif bir depolama yöntemidir. Veriler, cihazda kalıcı olarak saklanır ve uygulama kapandığında veya cihaz yeniden başlatıldığında bile korunur. Bu yapı, genellikle uygulama ayarlarını, kullanıcı tercihlerini veya oturum bilgilerini depolamak için kullanılır.

SharedPreferences Nedir?

SharedPreferences, Android cihazlarda küçük veri parçalarını key-value (anahtar-değer) çiftleri olarak saklamanızı sağlar. Bu veriler, uygulama kapatılsa bile cihazda depolanır ve tekrar açıldığında aynı veriye ulaşılabilir. Genellikle kullanıcı ayarları veya tercihleri gibi küçük veriler için uygundur.

SharedPreferences Kullanımı

  1. SharedPreferences Nesnesi Oluşturmak:

SharedPreferences’a veri kaydetmek ve okumak için SharedPreferences nesnesini oluşturmanız gerekir. Aşağıdaki örnekte, SharedPreferences nesnesinin nasıl oluşturulacağı ve kullanılacağı gösterilmektedir.

SharedPreferences Kullanarak Veri Kaydetme:

  1. SharedPreferences’tan Veri Okuma:

Kaydettiğiniz verilere erişmek için, getSharedPreferences metodunu kullanarak veri okuyabilirsiniz. Aşağıdaki örnekte, kaydedilen verilere nasıl erişileceği gösterilmektedir.

SharedPreferences’tan Veri Okuma:

  1. SharedPreferences’tan Veri Silme:

SharedPreferences’ta saklanan bir veriyi silmek için, remove() metodunu kullanabilirsiniz. Ayrıca, tüm verileri temizlemek için clear() metodunu kullanabilirsiniz.

Veri Silme:

  1. SharedPreferences ile Uygulama Ayarları Yönetimi:

SharedPreferences, genellikle uygulama ayarları için kullanılır. Örneğin, kullanıcı dil tercihini kaydetmek, ses ayarlarını veya tema tercihini saklamak için SharedPreferences kullanılabilir.

Uygulama Ayarlarını Kaydetme:

  1. SharedPreferences’ın Kullanımı ve Uygulama Durumu:

SharedPreferences ile kaydedilen veriler uygulama kapanıp açılsa bile saklanır. Ancak, SharedPreferences sadece küçük veri türleri için uygundur. Daha büyük veri kümeleri için veritabanı veya dosya depolama yöntemlerini tercih etmelisiniz.

Sonuç:

Bugün, Android uygulamalarında SharedPreferences yapısını kullanarak, kullanıcı bilgilerini veya ayarlarını kalıcı hale getirmeyi öğrendim. Bu yapı, özellikle küçük veri türlerini saklamak için ideal bir çözümdür ve veri kaybetme riskini ortadan kaldırır. SharedPreferences kullanarak, verilerinizi basit bir şekilde saklayabilir, okuma ve silme işlemleriyle uygulama içerisinde dinamik bir yapı oluşturabilirsiniz. Bu özellik sayesinde, kullanıcı tercihlerinin saklanması ve uygulamanın daha kişisel hale gelmesi sağlanabilir.

HAFTA 28 GÜN 3: Yerel veri tabanı erişimini sağlayarak veri tabanını kullanır

Bugün, Android uygulamalarında yerel veri tabanı erişimini sağlayarak verileri uygulama içinde kalıcı hale getirmeyi öğrendim. Android, yerel veri tabanı işlemleri için SQLite veritabanını kullanır. SQLite, cihazda bağımsız olarak çalışabilen ve genellikle uygulama verilerini depolamak için kullanılan hafif bir veritabanıdır.

SQLite Nedir?

SQLite, ilişkisel bir veritabanıdır ve her Android cihazda varsayılan olarak bulunur. Bu veritabanı, küçük ve orta ölçekli veriler için oldukça uygundur. Android uygulamaları SQLite kullanarak verileri depolayabilir, güncelleyebilir ve sorgulayabilir. Veritabanına erişim sağlamak için SQL sorguları kullanılır.

Yerel Veri Tabanı Erişimi Sağlama

Yerel veri tabanına erişmek için, SQLiteOpenHelper sınıfı kullanılır. Bu sınıf, veritabanının oluşturulmasını ve yönetilmesini sağlar. Veritabanı oluşturulduktan sonra, SQLiteDatabase sınıfı ile veritabanına veri ekleyebilir, sorgulama yapabilir, güncelleme ve silme işlemleri gerçekleştirebilirsiniz.

SQLiteOpenHelper ile Veritabanı Oluşturma

  1. SQLiteOpenHelper Sınıfını Kullanarak Veritabanı Oluşturma:

SQLite veritabanı oluşturmak için SQLiteOpenHelper sınıfını extends ederek bir sınıf tanımlarız. Bu sınıf, veritabanı oluşturma, güncelleme ve yönetim işlemleri için gerekli metodları içerir.

  1. Veritabanına Veri Ekleme:

Veritabanına veri eklemek için, insert() metodunu kullanabilirsiniz. Bu işlemde, veritabanına eklemek istediğiniz verileri ContentValues nesnesine yerleştiririz.

  1. Veritabanından Veri Okuma:

Veritabanından veri okumak için, query() veya rawQuery() metodunu kullanabilirsiniz. Aşağıdaki örnekte, tüm kullanıcıları sorgulayıp döndüren bir metod gösterilmektedir.

  1. Veritabanını Güncelleme:

Veritabanındaki verileri güncellemek için, update() metodunu kullanabiliriz. Bu metot, belirli bir koşula göre veriyi günceller.

  1. Veritabanından Veri Silme:

Veritabanındaki bir kaydı silmek için, delete() metodunu kullanabilirsiniz. Bu metot, belirli bir koşula göre veri siler.

Veritabanı Kullanımına İlişkin Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Veritabanı Erişimi: Veritabanına erişim için SQLiteOpenHelper sınıfı kullanılır. Veritabanı işlemleri genellikle arka planda yapılmalıdır, böylece kullanıcı arayüzü etkilenmez.
  • Veri Manipülasyonu: Veritabanı işlemleri (insert, update, delete) veri tabanına kaydettiğiniz veriler üzerinde işlem yapmanıza olanak tanır.
  • Cursor Kullanımı: Veritabanından veri çekerken, veriler Cursor sınıfı ile döner ve bu sınıf üzerinden satırlara erişim sağlanır.

Sonuç:

Bugün, Android uygulamalarında yerel veri tabanı erişimini sağlayarak verileri kalıcı hale getirmeyi öğrendim. SQLite kullanarak, uygulama içinde kullanıcı verilerini depolamak ve üzerinde işlem yapmak oldukça kolaydır. Veritabanı işlemleri, genellikle büyük veri setlerini yönetmek ve kalıcı veri depolamak için kullanılır. SQLite, Android uygulamaları için hızlı ve verimli bir çözüm sunar.

HAFTA 29 GÜN 1: Uzak veri tabanı erişimini sağlayarak veri tabanını kullanır

Bugün, Android uygulamalarında uzak veri tabanı erişimini sağlayarak verileri internet üzerinden erişilebilir hale getirmeyi öğrendim. Uzak veri tabanları, genellikle sunucularda barındırılır ve mobil uygulamalara web servisleri aracılığıyla erişim sağlanır. Bu sayede, veriler cihazda depolanmaz, sunucudan çekilir ve uygulama sürekli güncel tutulur.

Uzak Veri Tabanı Nedir?

Uzak veri tabanı, verilerin fiziksel olarak bir sunucuda depolandığı ve çeşitli istemci cihazlardan (mobil telefonlar, bilgisayarlar, vb.) internet aracılığıyla erişilen veri tabanlarıdır. Bu tür veri tabanları, genellikle büyük ölçekli uygulamalar ve verilerin merkezi bir noktada toplanmasını isteyen projeler için kullanılır.

Uzak Veri Tabanı Erişimi Nasıl Sağlanır?

Uzak veri tabanı erişimi için, genellikle bir API (Application Programming Interface) kullanılır. API’lar, veritabanına erişimi sağlayan bir arayüzdür ve genellikle RESTful web servisleri olarak sunulur. HTTP istekleri (GET, POST, PUT, DELETE) ile uzak sunucudan veri çekebilir, ekleyebilir, güncelleyebilir ve silebiliriz.

Uzak Veri Tabanına Bağlantı Yapmak İçin Gerekli Adımlar:

  1. API ile Uzak Sunucuya Bağlantı Kurmak:Uzak veri tabanına bağlantı için HTTP istekleri kullanılır. Bunun için Android uygulamasında Retrofit, Volley veya OkHttp gibi kütüphaneler kullanabiliriz. Bu kütüphaneler, HTTP isteklerini daha kolay bir şekilde yönetmemizi sağlar.
  2. Retrofit ile Uzak Veri Tabanına Bağlantı:Retrofit, HTTP istekleri yapmak için kullanılan güçlü ve popüler bir kütüphanedir. Retrofit ile veritabanı işlemleri gerçekleştirmek için önce API ile ilgili model sınıflarını tanımlarız.
    • Retrofit Bağlantısı Kurmak:

Bu örnekte, users API endpoint’ine GET isteği gönderiyoruz ve dönen veriyi User modelinde alıyoruz.

Veri Çekme (GET İsteği):

Uzak sunucudan veri çekmek için aşağıdaki gibi bir işlem yapılabilir:

Bu kod, uzak sunucudan User modelinde kullanıcı verilerini çeker ve başarılı olursa veri ile işlemler yapılabilir.

Veri Gönderme (POST İsteği):

Veriyi uzak sunucuya göndermek için POST isteği yapılabilir. Bu durumda, kullanıcıdan alınan verileri sunucuya göndeririz:

Veriyi göndermek için:

  1. Veritabanı Bağlantısının Yapılandırılması:API sunucusuyla bağlantı kurduktan sonra, uygulama içinde veritabanı işlemleri gerçekleştirebiliriz. Örneğin, kullanıcı verilerini almak, yeni bir kullanıcı eklemek veya mevcut veriyi güncellemek için benzer HTTP istekleri kullanılır.

Sonuç:

Bugün, Android uygulamalarında uzak veri tabanı erişimi sağlamak için kullanılan yöntemleri öğrendim. Retrofit kütüphanesi ile uzak veri tabanına bağlantı kurarak, HTTP istekleri (GET, POST) kullanarak veri çekmek ve göndermek oldukça kolaylaştırıldı. Uzak veri tabanına erişim, uygulamaların daha esnek ve güçlü olmasını sağlar çünkü veriler her zaman güncel ve merkezi bir sunucuda tutulur. Bu yöntem, verilerin cihazdan bağımsız bir şekilde erişilmesini sağlar ve daha büyük ölçekli uygulamalarda kullanışlıdır.

HAFTA 29 GÜN 2: Mobil uygulama geliştirme servislerini kullanır

Bugün, mobil uygulama geliştirme sürecinde kullanılabilecek çeşitli servisleri keşfettim. Bu servisler, uygulamanın işlevselliğini artırmak, kullanıcı deneyimini iyileştirmek ve daha verimli bir geliştirme süreci sağlamak için kullanılır. Uygulama geliştirme servisleri, uygulamanın performansını artırmak, kullanıcı verilerini yönetmek, uygulama içi mesajlaşmayı sağlamak gibi pek çok işlemi kolaylaştırabilir.

Mobil Uygulama Geliştirme Servisleri Nedir?

Mobil uygulama geliştirme servisleri, uygulamaların ihtiyaç duyduğu çeşitli işlevleri yerine getiren dış hizmetlerdir. Bu servisler, genellikle bulut tabanlıdır ve üçüncü taraf sağlayıcılar tarafından sunulur. Uygulama geliştiricileri bu servisleri kullanarak kendi uygulamalarında çeşitli özellikleri daha hızlı bir şekilde entegre edebilirler.

Kullanılan Popüler Mobil Uygulama Servisleri:

  1. Firebase: Firebase, Google tarafından sunulan bir mobil uygulama geliştirme platformudur ve birçok kullanışlı servisi içerir. Firebase, veritabanı, kimlik doğrulama, mesajlaşma ve analiz gibi servislerle mobil uygulama geliştiricilerine büyük kolaylıklar sağlar.
    • Firebase Realtime Database: Kullanıcıların verileri anlık olarak paylaşmasına ve veritabanı güncellemelerini gerçek zamanlı olarak takip etmesine olanak tanır.
    • Firebase Authentication: Uygulamanıza kolayca kimlik doğrulama (giriş yapma, kayıt olma) özellikleri ekler. Google, Facebook ve Twitter gibi popüler servislerle entegrasyon sağlar.
    Örneğin, Firebase ile bir kullanıcı kaydı yapmak için şu şekilde bir kod yazılabilir:

Google Cloud: Google Cloud, mobil uygulama geliştirme için güçlü bir platformdur. Uygulama geliştiricilerinin uygulamalarını sunucusuz şekilde barındırmasına ve işlemek için gerekli olan veri kaynaklarını yönetmesine yardımcı olur.

  • Google Cloud Functions: Kod çalıştırma hizmeti sağlar. Sunucusuz mimari kullanarak mobil uygulamanızda dinamik işlem yapabilirsiniz.
  • Google Cloud Storage: Dosyalarınızı güvenli bir şekilde depolayabilir ve kullanıcılar arasında dosya paylaşımını sağlayabilirsiniz.

OneSignal: OneSignal, mobil uygulamalarda kullanılan popüler bir push bildirim servisi sunar. Kullanıcılarınızla etkileşimi artırmak için push bildirimlerini kolayca gönderebilir ve kullanıcıları hedefleyebilirsiniz.

Örneğin, Android uygulamanıza push bildirimi göndermek için şu şekilde bir işlem yapılabilir:

Bu komut, belirli bir kullanıcıya bildirim göndermek için hedefleme yapabilir.

Crashlytics: Crashlytics, Firebase’in bir parçası olan bir hata raporlama servisidir. Uygulamanızda meydana gelen hataları ve çökmeleri takip edebilir ve kullanıcı deneyimini iyileştirmek için hangi hataların düzeltileceği konusunda bilgi alabilirsiniz.

Bu kod, hataların kaydını alır ve geliştiriciye hata raporu gönderir.

Stripe ve PayPal: Mobil uygulamalarda ödeme alma özelliği eklemek için Stripe ve PayPal gibi servisler kullanılabilir. Bu servisler, ödeme işlemlerini güvenli ve hızlı bir şekilde yapmanıza olanak tanır.

Stripe API kullanarak ödeme almak için şu şekilde bir işlem yapılabilir:

  1. Bu kod, ödeme işlemini başlatır ve gerekli bilgileri Stripe’a iletir.

Sonuç:

Bugün, mobil uygulama geliştirme sürecinde kullanılan çeşitli servisleri inceledim. Firebase, Google Cloud, OneSignal, Crashlytics, Stripe ve PayPal gibi popüler servisler, uygulama geliştirme sürecini daha verimli hale getiriyor. Bu servisler sayesinde, uygulama geliştiricileri karmaşık işlevleri çok daha hızlı bir şekilde entegre edebiliyor. Bu servisleri kullanarak, uygulamanın performansını artırabilir, kullanıcı deneyimini geliştirebilir ve zaman kazanabilirsiniz.

HAFTA 29 GÜN 3: E-posta ve SMS gönderimi yapabilen mobil tabanlı uygulama geliştirir

Bugün, mobil tabanlı bir uygulama geliştirerek e-posta ve SMS gönderimi yapabilme özelliklerini uygulamamda nasıl entegre edebileceğimi öğrendim. Mobil uygulamalarda iletişim araçları, kullanıcılarla etkileşim kurmak ve bildirim göndermek için önemli bir rol oynamaktadır. E-posta ve SMS gönderimi, uygulamaların kullanıcılarını bilgilendirmek, doğrulama kodları göndermek, hatırlatıcılar oluşturmak ve çok daha fazlası için sıklıkla kullanılmaktadır.

E-posta Gönderimi

E-posta gönderimi için genellikle üçüncü parti servis sağlayıcıları ve API’ler kullanılır. Bu servisler, kullanıcıların e-posta göndermesini güvenli ve kolay hale getirir. Mobil uygulamalarda e-posta gönderimi için popüler seçeneklerden biri SMTP (Simple Mail Transfer Protocol) kullanmaktır.

Java dilinde bir mobil uygulamada SMTP protokolü üzerinden e-posta gönderebilmek için JavaMail API kullanılabilir.

E-posta Gönderimi İçin Örnek Kod:

Bu kodda, JavaMail API kullanarak belirttiğiniz e-posta adresine bir test e-postası gönderebilirsiniz. SMTP sunucu bilgilerini ve kullanıcı bilgilerinizi doğru şekilde girmeniz gerekecektir.

SMS Gönderimi

SMS gönderimi için ise genellikle SMS servis sağlayıcıları kullanılır. Türkiye’de en popüler SMS servis sağlayıcılarından biri Twilio‘dur. Twilio, geliştiricilerin kolay bir şekilde SMS göndermesine olanak tanır.

Twilio ile SMS gönderebilmek için, Twilio’nun sunduğu API’yi kullanmanız gerekir. Aşağıda Twilio kullanarak bir SMS gönderimi için örnek bir kod bulunmaktadır.

Twilio Kullanarak SMS Gönderimi:

  1. İlk olarak, Twilio’ya kaydolmanız ve bir hesap oluşturmanız gerekiyor. Hesabınızdan alacağınız Account SID ve Auth Token ile SMS gönderebilirsiniz.
  2. Twilio API’si ile SMS gönderimi yapabilmek için aşağıdaki kodu kullanabilirsiniz:

Bu kod ile, Twilio API’si üzerinden istediğiniz bir telefon numarasına SMS gönderebilirsiniz. to parametresi alıcı numarasını, messageBody ise SMS içeriğini belirtir.

Sonuç:

Bugün, mobil uygulama geliştirme sürecinde e-posta ve SMS gönderimi yapabilen uygulamaların nasıl geliştirileceğini öğrendim. JavaMail API ve Twilio gibi popüler servis sağlayıcıları ile uygulamamıza e-posta ve SMS gönderim özelliklerini kolayca entegre edebiliriz. Bu özellikler, kullanıcı doğrulama, bildirim gönderme, hatırlatıcılar ekleme gibi çok çeşitli işlevler için kullanılabilir. Bu servisleri kullanarak kullanıcı etkileşimini daha verimli hale getirebiliriz.

HAFTA 30 GÜN 1: Uygulama market geliştirici ayarlarını yapar

Bugün, mobil uygulama geliştirme sürecinde uygulama marketleri için geliştirici ayarlarını nasıl yapabileceğimi öğrendim. Uygulama marketleri, mobil uygulamanın kullanıcılar tarafından indirilebilmesi için gerekli olan en önemli platformlardır. Google Play Store ve Apple App Store, Android ve iOS cihazlar için en yaygın kullanılan uygulama marketleridir. Bu marketlerde uygulama yayınlamak için geliştirici hesabı oluşturmak, uygulama ayarlarını yapılandırmak ve uygulamayı yüklemek gerekmektedir.

Geliştirici Hesabı Oluşturma

Uygulama yayınlamak için, öncelikle her iki platformda da geliştirici hesabı oluşturmanız gerekmektedir.

  1. Google Play Store:
    • Google Play Developer Console üzerinden bir hesabınızın olması gerekmektedir.
    • Bu hesaba giriş yaparak, uygulama marketine mobil uygulamanızı ekleyebilirsiniz. Hesap oluşturmak için bir ücret ödemelisiniz. Bu ücret bir kez alınır ve uygulama yüklemeye başladığınızda, uygulamalarınızı burada yönetebilirsiniz.
    Google Play Developer Console:
    • Giriş yaptıktan sonra uygulama bilgilerini eklemek için gerekli olan tüm ayarları yapabilirsiniz. Aşağıdaki adımları takip edebilirsiniz:
      • Uygulamanın başlığını, açıklamasını, görsellerini ve simgelerini girin.
      • Uygulamanızın fiyatlandırma ve dağıtım seçeneklerini belirleyin.
      • Uygulamanın içerik derecelendirmesini yapın ve uygulamanın içeriğiyle ilgili açıklamalar ekleyin.
  2. Apple App Store:
    • Apple Developer Programı’na kaydolarak, bir geliştirici hesabı oluşturabilirsiniz. Apple, yıllık bir ücret talep etmektedir.
    • Apple Developer hesabına sahip olduktan sonra, Xcode veya App Store Connect aracılığıyla uygulamanızı markete yükleyebilirsiniz.
    Apple App Store Connect:
    • App Store Connect üzerinde yeni bir uygulama kaydederek, uygulamanın tüm bilgilerini, ekran görüntülerini ve diğer metadataları ekleyebilirsiniz.
    • Uygulamanın yayınlanması için gerekli inceleme işlemleri yapılır ve onay alındıktan sonra uygulamanız yayına girer.

Uygulama Ayarlarını Yapma

Uygulamanın marketlerde yayınlanmadan önce yapılması gereken ayarlar şunlardır:

  • Uygulama Bilgileri: Uygulamanın adı, açıklaması, kategori, etiketler ve versiyon numarası gibi bilgilerin doğru ve eksiksiz bir şekilde girilmesi gerekir.
  • Ekran Görüntüleri ve İkonlar: Uygulamanın tanıtımı için ekran görüntüleri, simgeler ve banner’lar eklenmelidir. Her iki platform da belirli boyutlarda görseller isteyebilir.
  • Uygulama Fiyatı: Uygulamanızın ücretli olup olmadığına karar verin. Ücretli uygulamalar için fiyat belirlemeniz gerekmektedir.
  • Dağıtım ve Konum Ayarları: Uygulamanızın hangi bölgelerde ve dillerde kullanıma sunulacağını belirleyin.
  • Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları: Kullanıcı verisi topluyorsanız, gizlilik politikasını belirtmek zorundasınız.

Sonuç:

Bugün, mobil uygulama geliştirme sürecinde uygulama marketleri için geliştirici ayarlarını yapmayı öğrendim. Google Play Store ve Apple App Store gibi platformlarda uygulamanızı yayımlamak için geliştirici hesabı oluşturmanız ve uygun ayarları yapmanız gerekmektedir. Bu ayarların doğru yapılması, uygulamanızın doğru şekilde yayımlanmasını ve kullanıcılarla buluşmasını sağlar.

HAFTA 30 GÜN 2: Uygulamayı platformlarda yayımlar

Bugün, mobil uygulamanın platformlarda yayımlanması sürecini öğrendim. Uygulamanın doğru bir şekilde platformlarda yayımlanması, doğru yapılandırma ve ayarlarla doğrudan ilişkilidir. Bu aşama, geliştirilen uygulamanın son kullanıcılarla buluşması için önemlidir. Uygulamanın yayımlanma süreci, her iki platform için de belirli adımları takip etmeyi gerektirir. İşte bu sürecin adım adım açıklaması:

Google Play Store’da Uygulama Yayınlamak

  1. Google Play Developer Console’a Giriş:
    • Geliştirici hesabınızla Google Play Developer Console’a giriş yapın.
  2. Yeni Uygulama Ekleyin:
    • Konsolda, “Uygulama Yükle” ya da “Create Application” seçeneğine tıklayın.
    • Uygulamanın temel bilgilerini (ad, açıklama, kategori, vb.) girin.
    • Ekran görüntüleri, simge ve banner gibi uygulama içeriği öğelerini yükleyin.
  3. APK veya AAB Dosyasını Yükleyin:
    • Geliştirdiğiniz uygulamanın APK (Android Package) ya da AAB (Android App Bundle) dosyasını yükleyin. Bu dosya, uygulamanızın Android cihazlarda çalışması için gerekli olan tüm bileşenleri içerir.
    • Uygulamanın test edilmesi ve uyumluluk kontrolü yapılmalıdır. Yükleme işlemi başarılı olduğunda, “Save” seçeneğiyle devam edin.
  4. Fiyatlandırma ve Dağıtım:
    • Uygulamanızın ücretli ya da ücretsiz olacağını belirleyin.
    • Hangi ülkelerde yayımlanacağına karar verin. Bu, uygulamanın hangi bölgelerde kullanılabilir olacağını belirler.
  5. İçerik Derecelendirmesi:
    • Uygulamanızın içerik türünü belirleyin ve yaş sınırlamasına göre uygun derecelendirme yapın.
  6. Yayınlama:
    • Tüm bilgileri ve ayarları tamamladıktan sonra, uygulamanız incelemeye gönderilir. Google, uygulamanızı birkaç iş günü içinde inceleyecek ve onay verirse, uygulamanız Play Store’da yayına girecektir.

Apple App Store’da Uygulama Yayınlamak

  1. App Store Connect’e Giriş Yapın:
    • Apple Developer hesabınızla App Store Connect platformuna giriş yapın.
  2. Yeni Uygulama Ekleyin:
    • App Store Connect üzerinden “My Apps” kısmına gidin ve yeni bir uygulama eklemek için “+” işaretine tıklayın.
    • Uygulamanızla ilgili temel bilgileri girin (ad, açıklama, kategori, vb.).
  3. Uygulama Dosyasını Yükleyin:
    • Xcode ile oluşturduğunuz IPA dosyasını (iOS uygulama dosyası) yükleyin. Uygulama dosyasının, Apple’ın belirlediği format ve boyutlarda olması gerekmektedir.
  4. Fiyatlandırma ve Dağıtım:
    • Uygulamanın ücretli olup olmayacağını belirleyin ve uygun fiyatlandırma seçeneklerini ayarlayın.
    • Uygulamanın hangi ülkelerde kullanılabileceğini ve hangi dillerin destekleneceğini belirleyin.
  5. İnceleme ve Yayınlama:
    • Uygulamanızı App Store incelemesine gönderin. Apple, uygulamanızın içeriğini ve işleyişini kontrol eder.
    • Uygulama onay aldıktan sonra, App Store’da yayına girecektir.

Sonuç:

Bugün, mobil uygulamaların platformlarda nasıl yayımlandığını öğrendim. Hem Google Play Store hem de Apple App Store platformlarında uygulama yayımlamak için belirli adımları izlemek gerekir. Uygulamanın doğru dosya formatında ve uyumlu bir şekilde yüklenmesi, içerik derecelendirmesinin doğru yapılması ve yayımlanacak bölgenin seçilmesi gibi adımlar, başarıyla uygulama yayımlamanın anahtarlarındandır. Uygulama marketlerinde yayımlama süreci tamamlandıktan sonra, uygulama dünya çapında kullanıcılara ulaşmaya başlar.

HAFTA 30 GÜN 3: Görüntü işleme programlarının kurulumunu yapar

Bugün, Photoshop gibi güçlü bir görüntü işleme programının kurulum sürecini öğrendim. Photoshop, görsel tasarım, fotoğraf düzenleme ve diğer görsel içeriklerin işlenmesinde yaygın olarak kullanılan profesyonel bir yazılımdır. Kurulum işlemi doğru adımları izleyerek gerçekleştirilmelidir, böylece yazılımın tam olarak çalışması sağlanabilir.

Photoshop Kurulum Adımları:

  1. Adobe Hesabı Oluşturma:
    • İlk olarak, Adobe hesabı oluşturmanız gerekir. Bu hesap, yazılımın lisansını almak ve indirme işlemini yönetmek için gereklidir. Adobe’nin resmi web sitesine giderek hesabınızı oluşturabilirsiniz.
  2. Adobe Creative Cloud İndirme:
    • Adobe Photoshop, Adobe Creative Cloud üzerinden dağıtılmaktadır. Adobe hesabınıza giriş yaptıktan sonra, Creative Cloud uygulamasını bilgisayarınıza indirmeniz gerekir.
    • Creative Cloud, Adobe ürünlerini indirmenizi ve yönetmenizi sağlayan bir platformdur.
  3. Photoshop İndirme ve Yükleme:
    • Creative Cloud uygulamasını bilgisayarınıza kurduktan sonra, uygulamayı açın ve “Photoshop”u arayın.
    • Photoshop’un uygun sürümünü seçerek İndir butonuna tıklayın. İndirilen dosya otomatik olarak bilgisayarınıza yüklenmeye başlayacaktır.
  4. Yükleme Süreci:
    • İndirme tamamlandıktan sonra, yükleme işlemine başlayın. Yükleme işlemi sırasında ek ayarları yapmanız istenebilir. Genellikle bu ayarlar, yazılımın hangi dilde kurulacağı ve özelliklerinin belirlenmesidir.
    • Kurulum tamamlandıktan sonra, Photoshop’u açmak için Creative Cloud üzerinden uygulamayı başlatabilirsiniz.
  5. Lisans Aktivasyonu:
    • Adobe Photoshop, lisanslı bir yazılımdır. Yazılımı ilk kez başlattığınızda, lisans aktivasyonu için Adobe hesabınıza giriş yapmanız gerekebilir.
    • Lisansınızı doğruladıktan sonra, Photoshop’un tam sürümü kullanılabilir hale gelir.

Photoshop Kurulumunda Dikkat Edilmesi Gerekenler:

  • Sistem Gereksinimleri: Photoshop’un sorunsuz çalışabilmesi için bilgisayarınızın yeterli donanım özelliklerine sahip olması gerekir. Photoshop’un en son sürümü genellikle güçlü işlemci, bol RAM ve geniş disk alanı gerektirir.
  • Güncellemeler: Kurulumdan sonra, yazılımın en son sürümünü kullanmak için güncellemeleri kontrol edin. Adobe, düzenli olarak hata düzeltmeleri ve yeni özellikler ekler.
  • Alternatif Yöntemler: Eğer satın alım yapmak istemiyorsanız, Photoshop’un deneme sürümünü belirli bir süre boyunca ücretsiz olarak kullanabilirsiniz.

Sonuç:

Bugün, Photoshop programının kurulum sürecini adım adım öğrendim. Bu yazılım, görsel içerikleri işlemek için oldukça güçlüdür ve profesyonel tasarımcılar tarafından yaygın olarak kullanılır. Kurulum işlemi, Adobe hesabı oluşturma, Creative Cloud uygulamasını indirip yükleme ve lisans doğrulama adımlarını içerir. Photoshop’u kurduktan sonra, çeşitli görsel düzenleme ve tasarım işlemleri için kullanıma hazır hale gelir.

Yorum Yap

Yorum yapmak için tıklayın